Ne okursak okuyalım, ne görürsek görelim, ne duyarsak duyalım, ne söylersek söyleyelim hepsi birer gerçeklerdir şüphesiz ve bilinecektir bu gerçekler… ve bu gerçekler dahilinde düşünüyor olduğumuzu da, sorumluluğun var olacağını da, diyebileceğimiz bir değere taşıyabilenler olacağımızı da, bilelim ki düşündürecektir… ne yaparsak yapalım an'ında buluşmak denilendir bu, çatışmaya sürüse de...
Ne yaparsak yapalım kavramında 'buluşma anı' olacağıyla, buluşacağız o an'ında ve bilinmeli ki, incelikler bırakmaz yakamızı… burası bir biz varlığıdır… ‘boynumuz kıldan ince’ denilendir bu kişi ve buluşma olan kişiler varlığı… kişinin ben sağlığı gibi buluşmanın biz sağlığıdır bu yakamızda taşıdığımız incelikleri… buluşmak için Havva ananın Adem babaya Selam varlığı, Allah’ın lütuflarıdır… Selamın Allah'a ulaşması için yaratılmıştır Havva anamız Adem babamıza... düşünceler kısır değildir...
Allah tek! İnsan aşkına hayranlığını aracılayacak olan bu Selam varlığı, Allah aşkıdır aynı zamanda… hep çifte çifte değerler bunlar… Güzelliklere şansımız tek değildir böylece… Güzelliği bütünleyecek varlığımızdır tek Güzel Allah ve oku güzelliğine işaret eden Kuran… Güzel oku varlığıdır: güzel anla, güzel düşün, güzel duy, güzel gör, güzel söyle…
Böyle biliyorum diyebiliyor olduğuma göre, artık hayat laboratuarıma merhaba diyebileceğim… her merhaba beni bazen okşayacak, bazen ihtar edecek, bazen öteleyecek, bazen içime götürecek hep ama sık sık, bazen hayret bakışları okşamayı öğrenmiş olduğumdan incinecek, öyle mi öğrettim diye: bir bebeğin hayret bakışlarıyla, bir saldırının, bir felaketin, güç benim elimde bir cinnetin yarattığı arasında uçurum düşünülecek… hep hayret karşısında bir merhaba hakkıdır bu daha sadece… hayret duyarlığımızı yaşatabilmeliyiz… evet + hayır = hayret midir? formülü kuşatılamaz…
Ne iyiye, ne kötüye kuşatma başarı olamamış, olamayacaktır gerçeğinin acısıyla yüzleşebilmeye büyüyeceğiz ama… iyilik, ağır olan refah ve huzur kıtlığıdır, ki makbul olan iç ve dış dengesidir… yurtta ve cihanda bir barış kıtlığını insanlık duyarsızlıkları her yüz yıl kambur olmuştur uygarlık sırtına… iyilik zahmetinden yorulan çabuk katılır kötülüğün basitliğine…
Tecrübeler varlığına dikkat olguları geliştirilecek görev ve ödev bilinci bekliyor olacak ve benim de dediğimiz; kişi olarak geliştireceğim: görev ve ödev bilincime büyüyeceğim diyenlerin hep var olduğu ile, bir geçmişten şimdimin bir gelecek sağlığı olarak bırakılmaya o emek değerlerinden yine bir geleceğe büyüyeceğim… bir kütüphaneden gıdalı bir seyahate çıkacağım ama daha…
Böyle düşündüm ve böyle, bir tek satır okuyup da bilgiçlik taslağına yardım elini uzatacak bilgi çanağına çomaklık ayarı bir dem doldurmuyorum. Okunan değerleri bilgi özünde bir saygıya da aşk değeri emeğinin yürekliğidir insan varlığı. İnsan varlığı düşüncemdir diyorum...
Bir şiir olarak ve bir şiir varlığına bütün var olabilen en berrak çıplaklığı soyunur düşünceler, bu bir soyut varlığıdır bilginin, önce hissedilir sonra hissiyata tabanıyla basamak basamak yücelir: beynin yedi tepesine odacıklarının hücrelerini donatarak, aklın sağduyusunu düzen ve disiplin varlığıyla hürriyetini yaşamaya adımlar çevresini, kişi ise donanır bu güzelliğin kıyafetleriyle, bir somut belirginliğidir ben varlığının, çevresinde bir biz varlığına adımların dengeleridir… bilgidir kişiyi donatan, bez, çaput, makyaj, eğik baş, kütük gibi bir dikine duruş gösterilerini sergilenmek değil... insan gerçeğine, insanlık gerçeğine bakış olabilmektir değer…
Zahmetini, sadece keyfiyetince bir cümleye indirgeyen yetenek sorumluluğuna yetersizliği bir ilgi diye, bilgilerin berrak çıplaklığına saldırı kuşanan kişilerce bütün yılışıklıkları siliyorum düşünce edebilecek ilgilerimden diyebilmek acıdır, acı verir... Bilgilenmeye ama direnenlere karşı bir kuşanma yolu olabilmeli...
Bilgilenmeye sadece engel yaratmaya kuşanmış sinsi zihniyetler, kazancı kısa yoldan sağlamak için her an düşünce atağında olmaya olanaklardır... onların aşkına hakkıdır, bu bütün emek gücümü sunmaya bu servisim, altın parıltısında güneş sıcaklığıyla yürek tepsim: berrak su diyeti eşliğinde bir fincan kahve niyetine sunuyorum, arzu gereğince ince belli bardaklarımızın kıvamında boylu boslu çay demi tercihi de eksik değildir… düşünmeye değmez mi bu olanaklar?
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 22.9.2007 22:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kuvvetli tesbitlere medar..güçlü bir yazı..tebrikler..
Mürsel Adıgüzel
siir sayfalarinda,onu ' seller gibi akiciligini ' görmek biz siirseverlerin ufkunu aciyor...
saygi ile
TÜM YORUMLAR (3)