Bilgi Kirliliği
Günümüze kadar gelebilen eski öğretilerde neden en çok “İtaat” konusu vardır, hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm; geleceğe eser bırakanların hemen hepsi gücü elinde bulunduran diktatör ya da kral türü kişiler olduğundan halkın itaatini kutsallarla sağlamışlar! Halktan olan hakikati dillendirenler zaten pahalı kağıt ve tabletleri kolayca kullanamaz, kullansa dahi kral ve diktatör hatta din adamlarının aleyhinde bir şey yazamaz! Bu durumda günümüze ulaşan bilgiler kral mezarlarından ya da kralları öven, itaati emreden yazıtlar olacaktır. Bu nedenle tarihsel nakiller güvenli değildir! Bilimsel incelemelerle varılan sonuçlar ise zaten yorum olarak görülmeli. Demek ki tarihsel verileri sadece bilgi için kullanmalı, tarihsel verilerde takılı kalmak tam bir felaket olur. Eski zaman egemenlerinin bıraktığı bilgileri tekrarlamak olur. O dahi potansiyeli eski zaman ulularına kaptırmak olur. İnsanlık bilmeden eskiye esir olur veya eskici olur!
Günümüzde bile bu bazı toplumlarda böyle değil mi? Taze bilgileri bile korkudan yazamıyor insanlar, bilgi daha üretim aşamasında sınırlanmış oluyor. Padişahım çok yaşa diyenler ne yazarsa halk onunla idare edecek. İtaat ediyorum o halde varım diyecekler.
Güya konusunda uzman bazı kişilerin saçmalığa varan hatta saçmalığı aşıp küstahlığa varan hallerini gözlemledim! (Benim kürtaj konusunda şahsi kanaatim cenin canlandığında kürtaj için geç kalınmıştır.) Eleman kürtaj konusunda karşısındaki aciz kadına diyor ki; “Beden senin ama karnındaki senin değil! ” onlar devamını getirmedi ben hayalden devamını yazacağım. Peki kadının karnındaki kimin? Birinci cevap için “Erkeğin de hakkı var.” Diyelim. O halde erkek ve kadının rızası varsa ve cenin canlı değilse; kime ne? İkinci cevap; “Tanrınındır” şeklinde olur ise ne olur? Bu durumda Tanrı ile o kişiler muhatap olur! Yani Tanrı adına birileri insanlara kural koyduğunda zaten sorun oradan çıkıyor. Kutsal kuralları Tanrı koyar ve sadece inananlar içindir onlar da, zorlama olmaz. Kişi hak ve özgürlük kapsamında olan kurallar ise zaten toplumun yasama kurumlarınca yapılır.
Son tahlilde; insan ile Tanrı arasına kim girerse ve ne adına olursa olsun bu aracılığı meşru değildir. Zaten dinsel kurallar inanca bağlıdır. İnanç yoksa din de olmaz! Zorla da güzellik olmaz!
Ahmet Bektaş
Ahmet BektaşKayıt Tarihi : 26.6.2012 08:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Günümüzde bile bu bazı toplumlarda böyle değil mi? Taze bilgileri bile korkudan yazamıyor insanlar, bilgi daha üretim aşamasında sınırlanmış oluyor. 'Padişahım çok yaşa' diyenler ne yazarsa halk onunla idare edecek. 'İtaat ediyorum o halde varım' diyecekler.
![Ahmet Bektaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/06/26/bilgi-kirliligi-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!