Sen ilkbaharın müjdecisi
Kardelen çiçekler gibi,
Gelip geçtin hayatımın baharından.
Öyle yükseklerdeydin ki!
Dans ediyordun
Sen gönlümde açan, bahar çiçeği,
Sen; hasretle beklediğim, uğur böceği.
Sen ulaşılmaz sandığım,
Ve de gökyüzünden çekip aldığım.
Avuçlarıma düşen ay ışığısın.
Sen; sevgi yumağı,aşk tanrıçası.
Bir gün gelecek ki güzelim,
Unutulacak seviştiğimiz.
Bir kalemde silinecek aşkımız.
Kurulan dünyamı yıkacaksın.
Her şeyi,her şeyi reddedeceksin.
Sana uzanan ellerime varana dek.
Tükürülen yutulur mu?
Gene yuttu bay iri cep,
Ya sev, ya terk et sözünden,
Derhal çark etti İri cep.
Attığı yerde ben varım,
Amerika’yla kol kola, gezen kimdir? Derseniz O,
Altmış bin Coni yi Yurda, sokan kimdir? Derseniz O.
Eşbaşkan papaz cübbeli, Yahudi cesaret ödüllü.
Her yere fesat fitneyi, katan kimdir? Derseniz O.
Irakta Kürt Devletini, kuran kimdir? Derseniz O.
Mustafa Açıcı, Muhterem Hoca,
Söylediği sözler, her zaman yüce.
Dua eder insanlara, her gece,
Herkes sayar onu, Piri Cebel’in.
Süleyman Eroğlu, adamın hası,
Bir gemi demir aldı, İstanbul limanından,
Yolcusu, inançlı, imanlı bir komutan.
Boğuşup Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla,
Rüzgâr gibi vardı, Samsun açıklarına.
Karaya ayak bastığı an, yeşerdi bütün umutlar,
İnsan dost ararsa elini tutsun.
Düşman arar ise, aynaya baksın.
Ne ekersen onu hasat edersin.
Başka şık düşünme, doğrusu tektir.
Rabbim kullarına akıllar vermiş.
Unuttum gözünün, rengi nasıldı?
Yürü bana doğru, gel yavaş, yavaş.
Kahrolası gurbet, yaktı kavurdu,
Yeter yakınlaşsın, yol yavaş, yavaş.
Hele yaklaş bana, sarıl boynuma,
Kestik ayağını, kırdık kolunu,
Koyduk tencereye, yaktık yağını,
Üşüştük başına, içtik suyunu,
Bir kuşa benzettik oy cumhuriyeti.
Bir kısmımız aldı, baş tacı yaptı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!