ilk aşkım, ilkokul yıllarıydı,
henüz tebeşir tozunun içilip ateşin yükseltildiği ve okuldan kaçıldığı yıllar...
sıraya baş harfini kazımaktan bile utandığım,
ve ona kendimce verdiğim ismi sıralara yazdığım,
sıraların sırdaşım olduğu yıllar...
ve onun yanına giderken,
Önceleri yalnız Konstantin’in kadınıydın gizemli,
dünyaya kapalı tarihim yıktı surlarını, döktü sırlarını;
peçenin arkası afet-i devranmış
Şimdilerde güzel bir kadının gamzesinde bir ben gibi durur kız kulesi
Ve gökdelenlerin, bu güzel kadının yüzündeki sivilcesi
sen geliyordun kardı
bana getirdiğin bahardı
boynu bükük kardelendim
gül dalı değdi tazelendim
tut ellerimi yar kuyu derin
ne olur kurtuluşum olsun ellerin
baştan yont beni gözlerin keserin
ben olayım eserden bozma şaheserin.
bir marşandiz var hayatımda
öyle bir değiştirir ki raylarımı
doğru mu yanlış mı yol bilmiyorum
bilmeye bilmeye gidiyorum.
ya marşandizin çizdiği yol
evet.
sana hiç çiçek vermedim.
çünkü
kıramazdım hiçbir canlının boynunu sana diye
ya da alamazdım çiçek morgundan,
veremezdim bir çiçek cesedini sana hediye.
seni çizdim tenime.
buram buram
sen kokulu bir tuvalim şimdi
...
sensizlik çukurunda sabır beklenen peygamberim
bir of çeksem bin insan yıkılır
yoksa karşıki dağlar umurumda değil..
''seni seviyorum'' dedin ya,
çok şiirime gitti.
fikir fikir kaynadı kelimeler içimde.
''ben de'' desem yalın kalacaktı.
bir şair nasıl cevap vermeliydi bu,
soru işaretsiz soruya...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!