Biber
“Ulviye sen biliyorsun Türk pezevenk daha iyi.”
Aliyona’nın dudaklarından fırlayıp beyinleri delen bu cümle ile açtı koca gözlerini Ulviye, ve dikti karşısındakinin ürkek gözlerine. Acaba kurduğu cümlenin anlamını biliyor muydu? Yoksa yarım yamalak Türkçe’si ile bir şeyler anlatmak isterken sözcükler mi karışmıştı ağzında.
“Türk pezevenk var. Seni sattı bir adam. Nasıl…? Adam var kız istiyor. Rus kız, bilmiyorum Moldov kız, bilmiyorum Ukrayna, bilmiyorum başka bir şey kız. Kız buldu bir Türk pezevenk. Bir adam. Konuştu bir saat, bilmeyeceğiz iki saat, bir gün, bir gece. Adam aldı kız gitti. Türk pezevenk bekleyeceğiz kız gelmedi. Ama Türk pezevenk bileceğiz kız hangi otel, bilmiyorum hangi ev. Hemen gideceğiz. Buldu adam, aldı kız.Rus pezevenk öyle değil. Verdi kız bir adam. Aldı elli dolar, bilmeyeceğiz yüz dolar, bilmiyorum bu dolar. Gitti kız.Rus pezevenk aldı votka içti. Unuttu kız ne olacağız. Neresi? Bilmeyeceğiz Moskova, bilmeyeceğiz başka bir yer. Rus pezevenk unuttu. Bilmeyeceğiz aldı adam götürdü neresi. Kız ne olacağız. Dayak yedi. Başka. şey…”
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,