Babam Necip Bahri sonunda muradına ermişti. Gaziantep'in Gazeteler Genel Bayieliği'ni ele geçirmişti. Suburcu’ndaydı dükkanımız. Ben o yıllarda 12-13 yaşlarındaydım. Geçmiş 3-4 yılda olduğu gibi onun yine değişmez çırağıydım yine.
Ankara’da, İstanbul’da yayımlanan bütün gazeteler Gaziantep’te bir tek bize gelirdi. Öbür tüm bayilere gazete, dergileri biz verirdik. Topu topu üç beş bayii vardı kentte gazete satan da zaten.
O zamanlar bir okuyucu gazete almak için bayiye, büfeye gitmek zorunda değildi.
Babama abone kaydınızı yaptırırdınız mı, gazeteniz evinizde ya da işyerinizde ayağınıza gelirdi.
Üç tekerlekli, önü geniş sepetli, benden bir kaç kat büyük olan bisikletimle kapı kapı dolaşır, her gün gazetelerini dağıtırdım abonelerimize.
Adı güzel Bedrettin Büdeyri, abonelerimizden biriydi. Cumhuriyet’le Ulus okurdu.
Babası Kemal amca, kendisi, bir de kendisi kadar çok sevdiğim ortanca kardeşi Alaeddin abiyle birlikte çalışırlardı şıra hanındaki yazıhanelerinde.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta