Çadırım Kaf dağında
Zümrüdü anka kuşu yaren
Maşukuma şiirler okur,
Benim için...
İkram izzet sofrasında,
Gönüller muştusuz
O rüyadan uyandık
Dünya dertlerine daldık
Hayali hayat sandık
Boş beleş ummanlara daldık
Daldıkta kendimizi adam sandık
Böbürlendik...
Yumruk gibi boğazıma dizilen
Kelimeleri kifayetsiz,Nesneleri manasız kılan
Hazırda bekleyen iki damla yaş sanki
Kırılmaz prangaların eskittiği
Genç ömrüm gibi nezir
Hani Bayram,Seyran,Lafta sanki
ahitleşmiştik,sözvermiştik
bir bedenin azaları gibi
bütünleşmiştik...
nikah kıymıştık toprağa
yeis tohumlarını
işte O zaman,söküp atmıştık
Gaflet uykusu mu
Yoksa...
Büyüsümüydü aşkın
Kirpikleri mi karanlığa kenetleyen
Yüreğimin isyanını mı
Yoksa...
Ey Katip!
Dar sokakların yayvan taşları
Basıpta gidişini,
Bilmez mi sandın.?
Açan güllere gazeller yazdın
Kasideler okudun
Ben bir insan
dört duvar arasında
hapis....
ben bir insan
ellerimde kelepçe
Ben bu Dünyanın,
Neyinden geçmedim ki?
Feleğin çemberinden mi
Hain in ihanetinden mi desem
Soruyorsun....!
Bensiz nasil uyuyorsun Oralarda?
Uyudugumu kim söyledi Yavrum! ! !
O dediğin uzak....!
Tıpkı sen gibi.
Tahmin edebiliyorum,mahzunluğunu
Üzülme sakın,üzülme
Topladım yüreğimin sana;
Sana olan dağınık kısımlarını
Bende........
molodets!