Aynı bataklıkları mekân tutmuş bir sinek.
Ve aynı rüyaları gören Nemrut gibiyim.
Aynı yük semerinde dönüp dolaşan binek.
Keder çekmeye meftun; ben deli miyim, neyim?
Aynı türbe başında, dilenmiş aynı dilek…
Derdim anlaşılmamak, belki anlatamadım.
Başkasını suçlamak kolayıma geliyor.
Çok “kek” sordular bana, ama ders çalışmadım.
Merhametle ezilmek, ağırıma gidiyor.
İşte budur arızam; bakınız, saklamadım.
Deliliğin lügati, ezberdir havsalamda.
Lakin yanlış bilmeyin, kimseden ders almadım.
O, doğduğumdan beri, kayıtlı hafızamda.
Bana “ehl-i akl” derler, kalbime hiç kanmadım.
Delirmekse nihayet, hayatım kenarında.
Sen de yeniden başla isimleri saymaya.
Ahmet, Mehmet, saire… İnsanız en nihayet.
Biz doğarken başladık ölümden gün almaya.
Sevdan için çok ağır, makamlardan nihavent.
Cümle gama söz verdim, sakın gelme yatıya.
Ne beni dinler zaman, ne seni dinler ölüm.
Musahharız, olmuyor, hiç kimseye efelik.
Bir kürek daha savur, mezarcım sen ol gülüm.
Var bir kez daha ayrıl, benim halim küfelik.
Gidişini fark etmem, gelişin beyaz zulüm…
Kayıt Tarihi : 21.11.2010 01:38:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Levent Ay](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/11/21/beyaz-zulum-2.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)