İçimdeki sen sus artık!
Söyleme onu hala sevdiğimi,
Kudurur bir eylül günü deniz,
Köpürürken köpek dişli dalgalar,
Vurur Marmara da sandallara…
Sarhoş olsam da ben seni unutamam….
Neylersin;
Çıman saplı yüreğime, mercanlar gibi karmaşığım,
Bir süngeri sökermiş gibi göğsümden beni yaralama…
Yüzyıl geçse de aradan ben sana aşığım…
İçimdeki sen dur artık yapma yeter…
Haykırma kulaklarıma sevdanın utancını
Bir yakutun yanında yalın ayaktım ben…
Kararırken gece pusluydu hava
Ve onunla yatakta daha da çıplaktım ben..
Umudum olsanda sen sana karşı koyamam.
Bilmezsin;
Seni her düşlediğimde kalbimin nasıl durduğunu,
Gökte uçan balonmuşcasına uzaklaşıp kaybolduğumu..
Bir defa daha çıksan karşıma bu defa benim olurdun sen..
Ne olurdu benimle bıraksan çocukluğumu
Neylersin, ama bilmezsin;
Yitip giden boşlukların zamanın acısını
Saçlarımın ne kadar kırlaştığını, hayatın ne kadar zorlaştığını
Beni terk ettiğin gün bir köşede seninle ölmüşüm ben…
ÖLÜM’ün daha da bağlamış bizi…
Ne zaman seni düşlesem önce gülüyorum,
Sonrası sinir krizleri….
Efendim! duyamadım, Sende mi seviyorsun?
Apak toprağına uzanıp öpmek isterim seni….
İyi uykular ….*beyaz krizantem*.
Tarık Erkutlu – Üsküdar 20.09.2005
(Beyaz Krizantem çiçeği: Sadakat)
Tarık ErkutluKayıt Tarihi : 22.9.2005 10:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!