SİYAH BEYAZ İSTANBUL
I.
durdu tren
durdu sise aldırmayan kum saati
onlar sizi sevmiyor:anlaşıldı
ihtilalci gövdeler böyle yer kendi çocuklarını
cam kenarındaki yalnızlıklar sizin adresiniz
yolunuz kırmızının hangi tonundan geçer
semazenler nereden yürür
filiz veren bir ağaç gibi
çocukluğumdan sürdüm kendimi
büyüdükçe kırılgan oldu dallarım
lekeli yüzüyle ortaya çıkıyor ay çıbanı
şifreli bir düzlükken
aşkın altına gizliyorsunuz
yaşam dediğimiz bu cinnetten artakalan salgını;
aşktan da küçük yolculuklar bunlar
ninnisi olmayan kısa yolculuklar
sokaklardan geliyorum
GİDİŞ
bir önceki değil gittiğim aynı yol
her gelen şeffaf bir ağaç dikmiş
göğüsleri görünüyor genç kızların
nesneler giz tutmuyor, bozkır aynı
birlikte öğrendik şehrin kara deliklerini
konuşulması ve susulması gereken yerleri vardı
dumanlar içinde kümbetler, çatı katları
konuştuk, kimse duymadı
süt annendim ben
hiç çocuk olamadınsa bu annenin suçu
dayandığım taşlar kanatlarının darası olmalı
bundandır sırtımdaki ağrı
bundandır sen ödeyeceksin
sonuma dönmenin cezasını
yarım rakı kadehleri
takma bıyıkları vardır
kar suyu kaçar gözlerine
yarık
çenesi, kilitlenirken bir çocuk ece ovasına
MAVİ
gözlerin bir araya toplamış tüm denizleri
çevremde dolanıyor
sonrası durmaksızın bir yolculuk küçük tekneyle
her şeyi yerli yerine bırakmak için
I.
süt annendim ben
güneş dokunamasın diye
yüzümle boyardım kadranlarını
yanlış biliyorlar
hiç çocuk olamadınsa annenin suçu bu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!