Bir kuş bilirim ateşli,
Anka’nın efsanesi.
Çoğu sanar ölümsüzlüğün simgesi,
Ama gerçeği öyle mi?
Ey, heybetli Anka!
Ben küçük bir ayıydım,
Ormanda yaşardım.
Bir gün insanlar yuvama geldiler ,
Beni yuvamdan ettiler.
En sevdiğim ağacın yerine,
Koca koca binalar diktiler.
Gökkuşağı gibi dünya,
Her dilden, dinden insanla .
Hepsi ayrı bir zenginlik,
Ortaya çıksın eşitlik.
Herkes birleşince ortaya çıkar,
Daha güvenli yaşamlar.
Maceracılar da varmış,
Kimi denizlerle savaşırmış,
Kimi dağları aşarmış ,
Kimi atlara koşarmış .
Hayalperestler de varmış,
Ezelden kalan bir özlem içimdeki
Gitti hiç gelmemiş gibi
Ama hissediyorum sanki
Hayatın bir oyunu gibi
Anılarımız oldu
Onlarda isterdi geri gelmek,
Ama yol yok dönecek.
Hayatın gizemi bu,
Katlanmak gerek.
Acı versede kural bu,
Güç yok değiştirecek.
Hissediyorum kara bir bulut gibi,
Beyaza dönmek için içini dökmeli.
Ama hava o kadar sisli ki,
Göremiyorum gözümün önündekini.
Görüyorum penceremde kavga,
Ama korkmuyorum boşuna.
Çünkü bu yeni dünyada,
Yer yok barışa
Etraf katillerle çevriliyken ,
Gecenin bir vakti,
Aklımda gizemli bir melodi.
Ruhum şarkı söyledi,
Dansa kaldırdı bedenimi.
Karanlığın ortasında,
O benim, küçük çocuk.
Savaşı, ölümü gören; o benim.
Kül olurken evim içindeydim.
Giderken babamla ağabeyim,
Arkalarından su dökendim.
Sağar olan kulağı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!