Çocukluğumun beyaz tebeşir tozlu yıllarında...der ya şairin biri... benimde aynen o yıllardan kalma bir anım aklıma geldi...Gerçi o anım her an aklımda...ama paylaşmak istedim...Kara tahtalı beyaz tebeşirli yıllar...Umuda, geleceğe, bilgiye, bilime,insanlığa, insan olmaya doğru atılan adımlar yani...Umutlarımızın karanlıkları aydınlattığı gibi kara tahtayı ağartan ak pak tebeşirler...tebeşirle yazılanlar zahirde tahtayı ağartıyordu ama asıl kafamızda çözemediğimiz şeyleri açığa kavuşturuyordu...fen öğreniyorduk...matematik...vesaire...aslında asıl mesele bu değil konuyu fazla dağıtmayayım...İşte o yıllarda...ilkokul 2 ya da üçüncü sınftayım...sınıfımızda en ön sırada oturuyorum. hemen arkamdaki sırada Funda isimli bir arkadaşım oturuyor. Funda; hafif sarışın soluk yüzlü karıncadan bile ince belli, sessiz duygusal kendi halinde içine kapanık birisiydi. Teneffüslere çok nadir çıkar genelde hep sınıfta otururdu. Birisi soru bir şey sormazsa pek konuşmaz çok nadir gülerdi, gülerken de ağlıyor gibi çok bulanık bir ifade oluşurdu yüzünde...Bir gün sınıf nöbetçisiyim sınıftayım karnım acıktı çıkıp kantinden simit aldım Funda da içerdeydi simidimi bölüp ona verdim utana sıkıla aldı sonra çantasından gazeteye sarılı bir şey çıkardı elleri tireyerek o da bana uzattı:
-Böl! dedi. Böldüm; baktım yarım ekmeğin içerisinde beş tane siyah zeytin...zeytinleri ıslak koymuş olmalı ki ekmek hayli ıslanmış...ama mis gibi zeytin kokuyordu...içimden simitten bile güzel kokuyor dedim...
-Kusura bakma! dedi ve devam etti:
-Bizim paramız yok simit alamıyorum....yutkundu....
-Evden getiriyorum! ...
-Teneffüse de çıkmıyorum...benimle dalga geçerler diye utanıyorum...sınıfta tek oturup karnımı doyuruyorum...
Biz de çok varlıklı aile değiliz. yedi kardeşiz babam karayollarında işçi...ama bizim ailede büyük ablam ve ağabeyim çalışıyor, ineğimizin sütünü satar, annem süt paramızdan harçlık verirdi, dedem bizimle kalıyordu dedem de kızım sana bahşiş verecem gel elimi öp derdi...yani evin en küçüğü olduğum için herkes harçlık verirdi bazen ablama abime borç (!) para bile verirdim.
-Üzülme Funda senin ekmeğin simitten daha tatlı hem ne var bunda utanılacak...utanma...bak söz yarın ben de evden ekmek getireceğim...birlikte yeriz hem de okulun bahçesinde olur mu?
Utanarak herzamanki mahsun ezik yüz ifadesiyle yarım ağız gülümsdi ve:
-Olur! dedi
Gerçekten ertesi gün ben evden azığımı almıştım benim ekmeğim de yufka ekmekti ve annem içine güzelce tulum (hakiki tulumunu içinde) peynirimizden koydu bir tane de funda için hazırlattım. O gün okulun bahçesinde azıklarımızı açtık öğretmenimiz de geldi bize eşlik etti. Arkadaşlar falan da geldiler biz o kalabalık ve şamata içinde karnımızı doyurmak uğruna bizi gören kim ne der bu ekmeği yerken gibi güşünceleri aklımıza getirmeye zaman bile bulamamıştık. Ve artık herkes evden bir şeyler getirip yemeye başlamıştık menümüz hayli genişlemişti neler yoktu ki...sayamıyorum bile onları...ama o ilk yediğim siyah zeytin ve o birazı ıslak birazı hamur olmuş ekmeğin tadını unutamıyorum...siyah zeytini her görüşümde içimden hep:
-Naber Funda! diyorum...
Şuan çalışıyorum ve evimde soframa koyacağım şey çok şükür zeytinden fazla...ama bazen sadece zeytin ekmek yiyorum okadar güzel ki... ama yine de o ilk yediğim siyah zeytin ve o birazı ıslak birazı hamur olmuş ekmek gibi değil...zaman zaman sırf o günleri unutmamak için, sırf hala ülkemde ve dünyada zeytin ekmek yemeye utanan Fundalar utanmasın, bunu bulamayan Fundalar da vardır düşüncesiyle siyah zeytin ve ekmekle süslüyorum soframı...Unutmadım o günleri...umarım Funda kurtulmuştur o durumundan...ama en önemlisi Unutmamıştır o günleri...Beş siyah zeytin, yarım ekmek ve Fundayı! ...
Kayıt Tarihi : 24.10.2008 12:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bizi bugünlere getiren aslında geçmişteki masum umutlarımızdır, Umutlarımız bizi bulunca yani emellerimize ulaşınca masumuiyetimizi ve aslımızı kimliğimizi unutmayalım olur mu? ...
Çok güzel ve sade bir anlatım...
Belki biraz daha derinlik verilip geliştirilebilir bu öykü ...
Kutluyorum sayın Münire Çetin ...
TÜM YORUMLAR (9)