Berlin'de Savaş Kırıntıları

Hüdai Ülker
213

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Berlin'de Savaş Kırıntıları

Geldim, karanlıkta yaşayan köprülerini yağmura yağmalatan bu şehre.
Duvarları, silahları ve kurşunları dinliyordu dipten gelen savaş dalgaları.
Canı çekenlerin kanı kurutulmuş, demirleri aşınmıştır şimendifer yollarının.
Bir sansar kadar sessiz, ormanı kurtaramayacak kadar dilbazdır o hınzırlar.
Kayaların dibinde kaleyi düşleyenler, saklı duran nasıl bir aykırılıktır sizlerdeki.
Kambersiz düğünü düşlerken zahmetsiz baklavaya kadar uzadı işler.
Geçmiş bir zaman idi elimde kalan, boydan boya serinlikti baldırıma uzanan.
Yeryüzüne bir bildiri lazımdı biralar sunuldu her akşam, tadsızdı ama içildi.
Irmaklar neden akardı, karanlık neden karanlık ve duvarlar neden var?
Çok zaman sonra anlamıştım, kara kışın kara kaşlarıydı biraları sevdiren.
Savaş tamtamları herkes için miydi, oklar bana mı uzanmıştı?
Yorumlar yordu beni.
Evet bir yabancıyım fakat yıllar sonra başa aldırmayın filmi.
Geçersiz sözcüklerle saldırmayın, arsızlık yapmayın yıllarıma.
Gördüm dediysem görmüşümdür gözüne perde inmiş kadını.
O, her akşam temiz elbiseleriyle buz tutmuş bulvarlara çıkardı.
Ve kurumuş bir ağaç gibi, bir lambanın altında kocasını beklerdi.
Bu solgun sokakların yağmurla güzelleştiğini inkar edemem.
Bir duvarın maliyeti sahte koltuklar üzerinde hesap edilemez.
Ne hoşgörüsüz ev sahibisiniz siz boş görüşü bile bırakıp gittiniz.
Yaşlısınız desem belki yanlış olur koca kaşlısınız desem o da değil.
Koca kaşlı olmak münasebetsizlik sayılmaz elbette.
Vardı çünkü koca kaşlı bir komşumuz yavaştı adımları.
İtiraf et dediler ona, itiraf etti, seviyorum dedi.
Ah sen ne güzel komşumuzdun koca kaşlı abla.
Avrupa’da bence aşınan kaşlar müzesi kurulmalı.
Ve vurulmalı soğuk duvarlara falan feşmekan boyaları.
Aykırılık kaykılmiş içinizde kalkın ve davranın kılıcınıza.
Anlıyorum yan etkileri vurmuştur yüzünüze savaşların.
Gecelerin buzlardaki soğuk nefesi, Marlene’nin radyodaki melankolik sesi.
Bana çiçeklerin nerede olduğunu söyle, nerede kaldılar?
Körkütük sarhoşluklar ve öksürük akşamları karşıladı beni.
Şimdilerde soğuk ve boğuk sözcüklerle saldırmayın üzerime.
Bir duvarın maliyeti sahte koltukta oturup hesap edilemez.
Geçmişin gözlerinden akacak bir gözyaşına dayanmıyor hayatın ucu.
Bir duvarın maliyeti uğruna yollara düşenler çiçek beklemesinler artık.
Cesaretle uzayan anlaşmaların ırmaklara bırakılması öfkeyi renge sokar.
Oysa başından bir deniz geçenlere çiçeklerin gücendiği görülmemiştir.
Çiçekler ve ölümler aynı yerde görünse de.
Duvardan atlayanlara çiçek alınmadı hiç, onlar özledikleri yere gömüldüler.

Hüdai Ülker
Kayıt Tarihi : 10.9.2024 10:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hüdai Ülker