Aram bir geçmişin kısaltma yolundan geldi ansızın.
Bir ses düşmesi gibi, devrik bir cümle gibi yerleşti literatürüne yolculuğumuzun.
Kendisiyle ismi arasında hep bir çelişki oldu aslında.
Uzunca bir tedirginlik, kararsız bir bekleyiş oldu kendi başına.
Hep yokluğunu aradığımız, usandırıcı bir randevuydu hep geç kalan…
İlk günkü gibi İstanbullu kaldı bir yanı,
Bir yanı esmerliğinden aldı veraset tenimizin.
Herkeste bir yanı varken, adı Melika,
Oysa yalnız başına bir gecekondu gibi yaşardı bu şehirde.
Çiçeksiz bir kök gibi anlamsızken dibinde ellerimizin,
Hepimizden daha Berfinceydi fırtınada,
Bizi arayanlar için adresimiz oydu daima,
Bize arananlar için en büyük boşluğumuzdu o...
Bizde arananların en çok utandığı gizemdi elleri.
En çok arındığımız ve en çok arlandığımız bir nehirdi o.
Ona kıymayın mültecisidir bu kentin.
Ona kıymayın elleri küçücütür.
Onu sormayın hepimizin katilidir aslında.
Sormayın, sebebi yoktur ilk selamının,
Yoktur sebebi gidişindeki son manevranın.
Onu sormayın en çok mendilci çocukların cevaplarına utanırsınız,
Onu sormayın kaç kişinin örtünemediği gökkubbedir,
Sormayın, bir çakkalın intihar döşeğidir Berfin...
Mart—2002 malatya
İsmail YıldızKayıt Tarihi : 15.1.2010 01:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!