Ben de ‘içimi bayıyor’ ifadesini kullanarak, bu olguda var olan ne ise de, etken olarak yığıp içime, etkisini düşünmek istedim. İlk düşüncem, durmadan, dinlenmeden, dur durak bilmeden, sürekli olarak tekrarlamak üzerine oldu. Bunun bir yanı ruhsal, psikolojik bunalım neticesiyle oluşandır. Buna tıp, bilim alanları, aydınlanma bilimi vb’i çok şükür sürekli çalışıyor. Diğer yanı düşünceye gelişme olabilir, insan baz alınacak olursa. Örneğin:
Adım Türk, soyadım Türklüğüm, yüreğim Türkiye’m her soluk alabildiğim an, yani yaşamda olduğum sürece var olacak benimle. Soluk aldığımız bu an idraki ile hep bismillah deriz biz. Eşsizlik zaten adıdır ‘hür milli ruh’ varlığımız ile. Her bebeğin doğumu, insanın düşünmeye doğuşudur yine. Ben buna ‘Türkün doğuşudur düşünmek’ diyorum. Her bebek insanlığını büyüyecek. Emekleme çağında daha, elini koyarak yere ‘bu toprak ben olacağım, bu vatan benim’ coşkusunu doğuyor, sonra çocukluğunu saygı anlayışına doğuyor, gençliğini mutluluk olacak özgürlük varlığıyla ve bütün bunlar ‘hür milli ruh’unun misafirliği ile, hassaslık, dikkat, özen düşünen gönül sohbetini ulus anlayışında, insanlığı uygarlığa taşımak olan yücelik büyüyecek duyarlığının tadıyla da yükselecek. Yüksekliğin hududu yoktur dedi güzeller güzeli Mustafa Kemal Atatürk. Güzel bir bilgidir bu aydınlanma adına. Sevgi güzeldir. Sevgi güzelliktir. Sevgi, güzelliğidir zaten denilen olgudur.
Dünya bu disiplin, terbiye ve sevgiyi hem ekseninde (bedenimiz gibi) , hem ekvatorda (ruhumuz gibi) bağrında doğayı bir beşik nazı, edasıyla yaşatmayı dönüyor. Acaba bütün bu olgular ritmiyle ‘içimi bayıyor’ diyorlar mıdır? Yahut bir ressam, heykeltıraş, mimar uğraşısını sanat olan eser içinin baydığını mı hissediyordur? Veya bir sanatçının bu eser için verdiği emek baymış mıdır içini? Vatan, millet, ulus olgusu Bayar mı içleri? Ama şeytanın her şeytanlığı, her şeytanlığa iblis koşuşanlar ve iblis koşuşanlara da kuyruk sallayanlar sömürge oldukça düşmanımdır! Demek ki baymıyor içimi.
Sömürge olduğu oranda düşmanımdır demiyorum. Az veya çok düşmanlık diye sadece az veya çok kötü denilmeye çalışılıyor olsa da kötü kötüdür. Ancak, kötülüğün suç oranınca az veya çok ceza kavramı vardır bir gerçeği olarak. İyi iyidir, güzel güzeldir. Gerçeğidir var olan kavram değeri. Az gerçek, çok gerçek kavramıyla gerçeğin özü öz kalıyor, değişmiyor. Demek ki baymıyor özümü.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta