Felsefe tarihçilerinin, siyasi çıkarcıların sınırlanmalarındaki sınırsızlıklar yanlışı diye Türk-İslam felsefesi gibi bir konu adlandırması bir örnektir. Farklılıklar ve ötekileşmeyi tetikleyen bir durum için rahat bir taban, zemin olmaya sınırlıdır, dayatmacılığı ile de sınırsızlığı öteler. Böylesine bir düşünce akımında incelemeler bir düşünce bilimi olmuyor, ama felsefeci olarak incelenecek bir değerlendirme olabilir belki. Ilımlı İslam kavramı da bu aynı örnektir. Bir ad kazandırıp, düşünceyi yerinden yurdundan eden kaygan zemindir. Düşünür bu bütünlüğün farkındalığıdır. Felsefeci bu kavramların anlaşılmasına incelemedir.
Tarih, geleceğimizin aynası, düşüncemizin uygarlığı, yapıtlarımızın biçimlendiğidir. Vakit nakittir deyimiyle de örneğin, zaman, yönetimini yeteneğimize beceri kazanmaktır. Buna şu düşünce ile açılmaya çalışacağım:
Zaman yönetimini öğretendir; iç güzellikleri ile gözlerde parlayan sevginin, kozmetik güzelliğin yerini yurdunu dağıtmamanın, davranışta dağılmamayı, dış görünümün gönenilme sempatisini, içtenlikli ilgileşimi yansımanın, alıştırma yapılan bir bilgi alanı olduğu sürece
Zaman yönetimini gereksindirendir; anatomik, iletişim, ulaşım vb’nin örgüsü gibi ortaya çıkan ve örgülü olmak anlamıyla her şeyiyle mükemmel, eksiksiz ve estetik bütünlüğe sahip olmak olgusuyla bu toplamına ben örütbağ diyorum. Örürbağ alanı seçkinliği ile bir kadın veya erkek için de, evidir veya iş alanıdır evi ve iş hayatını etkinleştirecek sosyal, toplumsal, kamusal, özel, ekonomiksel fahri çalışmalar, gönül isterdi ki görevli olarak çalışmasının yanı sıra da fahri çalışmaya özen ve istek bilinçli olsun kişilerin her biri, doğa seyrini etkinleştirecek bilgi ve bilinç değerlendirmeleri ile bireyliğini bir vatandaş duyarlığına iletişim donanması, alıştırma yapılan bir bilgi alanı olarak görebildiği ve kullanabildiği sürece
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta