Sana inat bir gün öleceğim.
Sana inat ve senin güzelliğine...
Lale bayramında güllere,
Yaşanmamış hayallere inat,
Senin en arzulu, en güzel çağına inat!
Kahkahalar atarak öleceğim.
Kefenim olmamak pahasına;
İş olsun diye, spor olsun diye...
Kalleşlik olsun, kurnazlık olsun diye...
Sinsice öleceğim, haince öleceğim.
Nasıl ölünürmüş göstereceğim.
İbret alacaksın, kıskanacaksın.
İlkten tanımayacaksın tabutumu.
Sonra öldüğüm söylenecek inanmayacaksın.
Sonra onu bir iki defa görmüştüm diyeceksin...
Yüzünün kızardığını göremeyecekler,
Şükredeceksin.
Sonra sessizliğim hükmedecek tüm limanlara
Ölü yelkenliler batacak.
Sebepsiz öldüğüme hükmedeceksin.
Kendini avutacaksın kandıracaksın
Ben ölmüş olacağım, susacağım.
Suçu benim üzerime atacaksın.
Sonra gençliğim aklına gelecek,
Sonra, seni ne kadar sevdiğim, sana taptığım.
Sonra çelik gibi vücudum gelecek aklına...
Gücüm kuvvetim, sıhhatim neşem.
Ölümüm ecel olmayacak!
Bunu gecelere haykıracaksın.
Fakat bunu anladığın zaman
Kemiklerim çürümüş olacak.
Aynalarda birazcık katil göreceksin kendini.
Mezarımı deşeceksin tırnaklarınla,
Böcekler beni taşımış olacak.
Bu dünyanın bütün milyonları da,
Unutmayı satın alamayacak.
Sana bu kalleşliği yapacağım.
Firar edeceğim dünyadan,
Yüzünü bir daha görür görmez.
Kayıt Tarihi : 28.10.2002 18:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şairlerin şiirleri altında şiirlerinizin reklamını yapmak diğer şair arkadaşlara karşı saygısızlık gibi geliyor bana. Belki yenisniz bilmiyorum ama kendinizi tanıtmanın çok farklı yolları var.. Arkadaş listenize veya tüm antolojı şairlerine şiirlerinizi mesaj yoluyla ulaştıaabilirsiniz.
Kalleşlik olsun, kurnazlık olsun diye...
Sinsice öleceğim, haince öleceğim.
Nasıl ölünürmüş göstereceğim.
…şimdi efendim bir yanlışı başka bir yanlışla düzeltemeyiz. Düzeltemeyiz çünkü KAN KANLA temizlenmez.
…hem sayfanızda çevrenizdekilerin size gereken değeri ve önemi veremediğinden bahsedeceksiniz hem de KALLEŞLİKTEN, HAİNLİKTEN dem vuracaksınız. Olmaz efendim olmaz. Yok yok arkadaş iş olsun diye, spor olsun diye öleceğim denilemez. O zaman hiçbir kıymet-i harbiyeniz kalmaz. Hele hele “spor olsun” diye öleceğim demek tamamen boş bir laftır.
…değer verdiğin biri seni anlamamış, sana çektirmiş böyle bir durumda ondan İNTİKAM almak için “kalleşlik olsun diye haince kendinizi öldürüp kıymete bindirmek” isteye bilirsiniz. Hem de yanlış olmasına rağmen. Lakin “iş olsun diye, spor olsun diye” kendinizi öldürmek hiç kabul edile bilir bir durum olmadığı gibi sizin hakkınızda çok olumsuzluk doğurur.
…saygılar sunar başarılar dilerim.'DOST ACI SÖYLER...unutma'
Daha küçücük bir sevdaydım
Umudun memesinden emzirdi beni hasret
Sen giderken
Bir düş gibi uzardı adımların
Ben koşardım peşin sıra
Sonra ağlardım
Özleminden kalan sıcağında
Umudun memesinden emerdim.
Ve Gözlerine bakarken
Kucağında susardım.
Daha küçücük bir sevdaydım oysa
Uykular sana gelen bir denizdi
Ona dalardım…
Bir varmış bir yokmuş gibi kanardım
Sonra dinlediğim masalları
Düşlerime çalardım
O zaman yıldızlar hep gözlerinde kayardı
Bedeninde parlardı
Ve ne zaman aklım
Seni düşünmeye soyunsa, sevdamı
Senin ellerinde yıkardı Kenan Işlak http://www.antoloji.com/kucuk-sevdam-3-siiri/
Küçük Sevdam Şiiri - Kenan Işlak
www.antoloji.com
Şair Kenan Işlak'e ait Küçük Sevdam adlı şiiri okumak için tıklayınız.
bu aksam olurum.. beni kimse tutamaz..
sen beni tutamazsin.. yildiizlar tutamaaaz.. aaaah amanin amanin hobareeey..
.. diye.. oldukca sinir bozucu bir sarki cikmis..
sarkidan etkilenen insanimiz.. kendini tem otoyolundan gecen arac onune atmis..
bogaz koprusunden.. binalarin ust katlarindan.. kafa ustu kendini bosluga birakanlar olmustu..
ip ile asilmak isterken.. ip kopup kurtulanlar yanisira.. sakaklarina dayadiklari tabancalarin mermisi.. kalin kafatasi kemigini gecemediginden.. yaralanip.. hastanelere tasinan olmus.. yogun bakim servisleri.. yaralilari..
morglar.. oluleri almaz olmustu.. toplu halde mezarlara gomduklerimiz olmustu..
cabuk etkilenen.. kolay doldurusa gelen. duygusal bir toplumuz..
bugune dek sevdigimiz kadinlara once siddet uygulamis.. sonra intikam amaci ile oldurmus.. daha sonra o ondan gormus oteki berikiden.. bi oldurerek intikam furyasi.. girla giderken..
bu nedenle benim esas korkum..
olmek fiilinin.. en guzel intikam alma.. araci oldugu.. anafikrini enjekte eden.. bu yapittan etkilenip..
aman aman.. seytan kulagina kursun.. zaten benden baska katilimci kalmadi.. bende bu siirlerin guzelliginden oturu.. siyanur icmeyi..
siir guzelligi ile.. okur guzelliginden kokteyl yapmayi dusunuyorum..
urasi elemansiz kalmasin..
siz sayesi.. hayatin guzelliklerini.. adeta su gibi iciyorum.. iyikine varsiniz.. yorumlariniz daim olsun.. yasayan.. olu olmayan.. dillere.. satilmamis.. ve su katilmamis.. kalemleriniz klavyelerinize saglik.. yurek ses susmasin saygilarla..
* FANTASTİK: Hayali, saçma, kaçık, garip, gülünç, şahane, harika, olağanüstü…
…
Ben şiirin anlamına çok fazla girmeden genel bir değerlendirme yapacağım.
Bizim dilimizin şiir dili olup olmadığı…
Malumunuz, Türkçemiz kurallı cümle yapısına sahiptir. En kısa şekliyle yüklem (fiili) cümlenin sonda bulunur. Şahıs zamiri (eylemi yapan) genellikle başta. Bir de asıl vurgulanmak isten yüklemin en yakınında olandır. Yani yüklemin önünde söylenir.
Şiire dikkat edersek, genellikle Türkçe cümle yapısına uygun dizeler kullanılmış.
Bu yönüyle, bu şekliyle şiir yazmak ve estetiği yakalamak bile bence bir meziyet.
Bu işi, tekrara düşmeden, yormadan başarmak lazım.
Devrik cümleyi de çok doğru oluşturmazsak, anlam arapsaçına dönebilir. Özellikle kuralsız cümlelerde noktalama işaretlerini, özellikle de virgülü anlamca konulması gereken yerlerde mutlaka kullanmalıyız. Yoksa sağa da çekeriz, sola da…
Sündürülür her yöne…
Yüklemlerin sıkça kullanılması adeta aksiyon filmlerinin hareketliliğini hatırlatmakta.
Hayat da öyle değil mi? Hep bir akış, hep bir hareket var, yaşadığımız her anda…
Şiiri bu yönden yabana atmamak, hakkını vermek gerek.
*
Birbirinin dengi olmayan sevdalıların veya sevgi duyduklarına inanan iki insandan -ki anlatıma bakılırsa bunların cinsiyetlerinde bile ‘acaba’ düşüncesi uyandırılmakta- çok daha genç olanın, sırf saygı duyduğu, neredeyse taparcasına beğendiği partnerine ders verme, öç alma, elindeki en değerli varlığını kaybettirme arzusuyla davranmak istediği duygu ve düşüncesi, şiirin ana düşüncesi olmuş.
Özellikle beşinci bölümde kendini tasvir, tanımlama var şiirde.
“Sonra çelik gibi vücudum gelecek aklına...
Gücüm kuvvetim, sıhhatim neşem.”
Ölüm düşüncesi cezalandırma arzusundan kaynaklanıyor.
Bunu da bir şarta bağlamış, en son dizesinde.
“Yüzünü bir daha görür görmez.”
*
Şiirdir efendim.
Konu serbest. Atış serbest.
Lakin unutulmaması gereken, sınırları zorlamadan, argoları da aşırıya kaçırmadan...
Konu çırılçıplak yazılmak yerine, burada olduğu gibi, daha başka şiirlerde olduğu gibi “ikiye böl beni, dörtle çarp beni” der gibi…
Aklımda kaldığı kadarıyla, “Gece yarısı canı çektiği için buzluktan çıkartılan çikolatalı, kaymaklı dondurmanın muz üstünde yalanarak yenilmesi gibi…”
Malum, hanımefendinin canı öyle bir dondurma istemiş, yemiş ve şiirleştirmişti.
Bu tür nice güzel denilebilecek şiirler de okumuştuk.
Çok kızanlarımız da oldu.
Şiir mi bu ya!
“Bu neyin nesi, ey Anto yetkilileri!” diye feryat edenlerimiz de oldu.
Şiiri sadece belli konulardan ibaret, sadece öğretici, sadece aydınlatıcı ve yönlendirici olarak düşünenlerimiz de oldu. Çoğunluk bu yöndeki düşüncelerle hareket ettiler zaten.
Hayat her şeyiyle var.
İki uçlu bir değnek…
Bir ucu en kirli, bir ucu en temiz.
Neresinden tutarsan sen de o sayılırsın.
Hayatın gerçeği bu.
Mademki her şey hayattır, hayat her şeydir; o halde şiir de her şeydir, her şey şiirin konusu olmalıdır…
HERKES KENDİ DÜŞÜNCESİNDE HÜRDÜR…
Benden bütün dostlara ve şair gönüllü, anlayışlı, hoşgörülü dostlara sevgi ve saygılar…
Sağlıcakla efendim.
26 Şubat 2013
Hikmet Çiftçi
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (10)