Hasret trenleri kalkar benim istasyonumdan… Önce tiz bir kondüktör düdüğü, peşinden lokomotif… Kimin kime veda ettiği belli olmasa da herkes ellerini sallar. Yüreklerdeki acı aynıdır. Vagonlar makas başını terk ederken, sallanan mendiller çoktan yaşları silmeye başlamıştır. Kalanlar evlerine dönerken, vagonların tik-takları arasında, gidenleri bir hüzün alır. Ne zaman, nasıl görüşecekleri ve dönünceye kadar kimlerin kalıp, kimlerin terk-i dünya edeceği soruları sıralanır ardı ardına. Yan kompartımandan dertli bir gurbet türküsü, gözlerdeki bendi çoktan yıkmıştır. Bir yandan yanaklara yaş süzülürken, diğer yandan da dil o türküye iştirak etmiştir bile.
Ekmeği mi çeker, suyu mu bilmem,
Öldürecek beni, bu zalim gurbet.
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Devamını Oku
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.