Benim İşim Bu Karanlık Bulutları Hallaçl ...

Lütfi Kireçci
222

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Benim İşim Bu Karanlık Bulutları Hallaçlamak Mansurca

Uzaklardayım,
Gün doğmadan evvel keşfediyorum karanlığı
Karanlıkta ellerim olduğunu fısıldıyor kulağıma yıldırımlar,
Yıldırımlar gürültülü kelimelerle gömüyor gökyüzüne telaşlı ölüleri,
Bütün türküler kopyalanıyor sazın tellerinden geceye perde,
Yıldızlar inanılmayacak kadar yakın ve bir o kadar sağır cinayet saatlerime,
Bütün kapıların kilitlerini bozmaya çalışıyorum çelikten hırsımla,
Karanlığa küskün insanlar çoğalsın sokaklarda

Epey uzaklaştık şimdi kanaviçe işlemeli mahpus damlarından,
Başımızda gezinip dururken zemheri kadıları,
Gece hüzünleri kucaklıyor aya çıkmış oturan çocuklar
mor dağlara boğuk seslerimle unutkanlık örerken,
bir korku sığınak arıyor ayağımın altına patlayıcılar yerleştirirken,
ehramların bekaretini bozuyor saçlarıma düşen rahmet rüzgarı,
uçurumları büyütmüyorum gözkapaklarımın üstüne düşen gül yağmurlarında,

batık bir gemiye pasaport almıyorum ışıkların burkulduğu lacivert gecelerde,
dudaklarımı kanatırcasına söylediğim mavi türkülerde kod adım öfke
ve bir şiire girerken en gürültülü kelimelerle ölüm sürülmüş kalemin ucundan dizelerle,
cemresi düşer mi kuşların bilmem sonsuzluğuma sığınak,bitmeyen sevinçlerle

benim işim bu karanlık bulutları hallaçlamak mansurca gökyüzünden
ve insanın mihrabından uzaklaştırmak düşlere bile sığmayan korkuları,
Şimdi hafif eğzersizlerle geçiştiriyoruz ayaklarımızın altına nal çakan geceyi,
nalbant fark edilmemişliğin lekesini sökmeye çalışırken yüreğinden kazma,kürek ile,
bir istida mektubu yazsın yıldızlara paltosundan sarkan cesetlerle,
paslı kelimelerle, acılar üstünü öcalma vaktine ertelerken,
İstanbul ölülerini saklar karman, çorman yoğrulmuş vehimlerin gölgesinde,

unutkanlığa yelken açmış hiç bir gemide unutmadım misketlerimi,
yanımda bir balina vardı çıktım tepesine Himalaya’ların, ah nerde kaldı görülmeden gömülen ölüler.
Karanlıktan korktu akarsular, dağlar başını uzattı bir timsahın gözyaşlarına,
zulmün radarlarına yakalandı şiirlerimiz toroslardan aşağı sarkan ovalarda,
pamuk toplayan bir kızın çuvalında, çuvalın içinden çıkan pamuklar dönerken urgana,
nurdan bir uçurtma uçuramadık, hırpalanmış aşklar üstüne, dikilirken gelinlerin yazgıları,
paralel çizgilerine ömrün, gözümün gördüğü en uzak noktaya gidiyorum,
sıyrıldım içinden felaket tellallarının susmak bilmez eksik incir yapraklarından,
gökyüzü ekşi bir limon, yer kirpi ölüsü, yeşil rengini perdelemiş telaşsız başlara,
başını ekmeğin içine saklamış insanlar istila ederken, zaten yaşanmaz kentleri,
gelde şiir yaz, batır kalemi sülfürik aside, asude geçen hayatı jimnastikle yüreksizlere,

ah bir ben mi düştüm düşlerden kaynayan cehennem kazanının içine, zebaniler nöbette,
gel beni kurtar gök kızıl renklerinden ayrılırken gündüze, bırak kaval çalmayı,
damarlarımda dolaşan, kumda yolunu kaybetmiş kaygılarını arayan bir karınca
susmak gürültü ister, Leyla ile mecnun ister kırık dökük hayallerin cama yapışmış buğularında,
haydi kalk zemheriyi azat edelim dağlardan, erken gelen kışı karşılayalım kalın paltolarımızla
__________________

Lütfi Kireçci
Kayıt Tarihi : 22.6.2007 22:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doğa Fendi
    Doğa Fendi

    yüreğinize sağlık hocam bu cümleleri birleştirebilmek bir marifet!

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Lütfi Kireçci