1
Dertlere gark olmuşun, ilacın yokmu senin?
Kimse kahır çekmiyor, dost yanında nazın yok.
Mürvet’ini görmedin, mazindeki senenin?
Sonbaharda inlersin, baharınla, yazın yok.
2
Yakınların dostların, gözyaşını silseler;
Sen oları seversin onlar bunu bilseler,
O kınayı dilleri, dilim dilim dilseler;
Boşa geçti seneler, bu gün bile hazin yok.
3
İhtiyarlık çökünce, buruşmuş yanakların,
O neşeli halinden kaybolmuş şakrakların,
Nerde senin gülşenin, dökülmüş yaprakların,
Bülbül bile ötmüyor, ördeği yok kazın yok.
4
Güven duydun çevrene sabur ile dinledin,
Dört mevsimde gülmedin, hüzün ile inledin.
Bağzan yanık türküler ağlayarak söyledin;
Aşka geldi dillerin, bir çalacak sazın yok.
5
Gençlik sermayesiyle, atıp tutup çağladın,
Tövbe ettin kaç defa, bencil nefsi dağladın,
Gafuru Rahim diye Rabbe ümit bağladın,
Yüreğinde tekleme, normal nabız hızın yok.
6
Haksızlığı görünce sel olup da taşarsın,
Bağzen zikir çekerken Hakk aşkıyla coşarsın,
Annen, baban öldüler rüyalarla yaşarsın,
Torunların çok soğuk oğlan evlat kızın yok.
7
Göremedin gerçeği, bu hayatın başında;
Yazık şimdi anladın; yetmiş iki yaşında.
Kılınacak namazın, bir musalla taşında;
Harcadın bunca ömrü, bu gün dahi bazın yok.
8
Hazan mevsimi gelmiş, bahçede güller solmuş
Güvendiğin torunlar sanki yabancı olmuş.
Ömür bitmiş bir anda hayat defterim dolmuş,
Kaybolacak mezarın, taş üstünde yazın yok.
Kazım Özgür 2/EKİM/2010
Kayıt Tarihi : 7.12.2010 00:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)