Benim Adım Aşk (aşkın Lal Hali)

Nimet Öner
228

ŞİİR


74

TAKİPÇİ

Benim Adım Aşk (aşkın Lal Hali)

BENİM ADIM AŞK ( AŞKIN LAL HALİ)

Bir sonbahar günü öğleden sonra
Saat hasrete beş kala zaman sen sonrası
En savunmasız anımda aşk olup bir nefes gibi düştün dudaklarıma,
Daldı gözlerim uzaklığın bilinmez adreslerine.
Sonbaharın can çekişen güneşi gözlerinle yeniden doğdu üzerime
Ve akşam güneşi kınalı parmaklarıyla bütün kızıllığı işliyordu kanıma
Gözlerin gözlerime uçsuz bucaksız mavi ve ufuksuz bir gökyüzü taşıyordu.
Yüreğim ezber bozuyor ve çeperine tüneyen yaralı kuşlar iyileşiyordu bir anda.
Ben sığındığım yağmur damlasından yavaş yavaş sızıyordum hayata.
Hayat isminle akıyordu zamana.
Sonra hasret kekremsi bir tat gibi bulaşıyordu dimağıma.
Suskunluğunla gri bir bulut gelip oturdu sol omzuma.
Romantizmalı kavgalara tutuştuk yüreğimle.
Aşk belki de hükümranlığına baş eğen cümlelerin cana gelmesi için beni seçti,
Belki de sırf bu yüzden bana sev sana sus demişti.

Sen bir mavinin gizine bürünmüşken
Benliğim bir vapur çığlığıyla esneyen denizin yosun tutan aldırmazlığına kapılıp düştü yollara
Ve sevdi her gün biraz daha.
Şimdi dev bir aşk taşıyorum kuş kadar canımda.
Desem ki sevgili gözlerini kapama bak gökkuşağı var avuçlarımda
Sen susarsan aşkın gözleri açılır yüzü kararır sonra,
Hiçbir gün ağartısı yetmez yıkamaya
Ve artık çocuklar inanmaz cennette karanfillerin açtığına.
Suskunluğunla keder üflüyorsun damarlarıma yapma.
Bak kıyamet kopuyor ruhumun arka sokaklarında.
Of tarifsiz ağrıyor aklım ve yarım kalmışlığı yediremiyorum sevdama.
Biz ki yüzünden vurulmuş iki büyük günahın elleriydik,
Hani yasak meyveyi yemeden düşmüştük aşkın yurduna.
Bunları görmezden gelip, beni hiçbir tövbenin affettiremeyeceği teferruatsız ayrılıklar elçisi yaptırma.
Biliyor musun sevgili, ben kırk ayrı dilde kırılırken suskunluğuna ve dilim bileylenirken feryatlara Senin adından başka bir harfe meyletmiyor alfabem hala.

Ah sevgili, konuşmuyorsun ya aynaya bakmıyor artık şehrimdeki kadınlar. Yaşlanıyor yüreğimdeki çocuklar.
Ve küsüyorlar dudak dudağa koklaşan kumrular.
Susarak kalan ömrüme talip oluyorsun yapma.
Kim bilir belki de aşk sana kendi gözlerinle gözüktü.
Sana ağırlığınca aşk, bana pastel bir hüzün ve hırpalamış tarafı düştü.
Muhtelif bir renksizlik midir bu sensizlik midir bilmiyorum,
Günlerden ve dünlerden sana saklanmıştım oysa
Ne kalabalık bir yalnızlığa düşeceğimi getirmeden aklıma.
Herhangi bir sözden, sesten, hikâyeden öte olan üç harf için avuçlarımda ufaladım koca bir geçmişi.
Söylesene sevgili, kaç ölüm gerekli yaşamak için seni?
Ve daha kaç ceset taşımalıyım avuçlarımda?
Anladım ki besmele bile yetmiyor kapının eşiğinden geçmeye.
Belki de bu en acı kabullenme.
Sevdamın günahını sevabını yüklenip boynuma, demir alıyorum demir attığım yasak sınırlarından.
Yüreğimin çığlıklarına aldırmadan.
Şimdi gitme vakti! suskunluğunla sığındığım yaşamalardan elimi eteğimi çekip,
Bir suskunlukta ben ekliyorum avazıma.
Nefesine kimsesizliğimin cılız sesi karışmış bu uzak şehrin yatalak akşamlarında kıvranıyorum.
Darmadağın bıraktığın enkazın altında,
bana benzeyen hiçlikler doğuruyorum, varlıkların inadına.
Şimdi bir idam mahkûmu say beni kulak kabart son arzuma.
Hadi bana yakıştırdığın isimleri tek tek üfle koynundaki yılanın kulağına,
Ama lütfen ilk önce aşkla başla
Benim adım aşk benim adım aşk

Nimet Öner



Nimet Öner
Kayıt Tarihi : 25.12.2018 22:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nimet Öner