Sahilde oturmuşum
Denizi seyrediyorum
Bir ara yanıma
Bir çocuk geldi
Üstü başı perişan
Göz ucuyla çekinerek
Bana doğru baktı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
güzel bir konu
dizelerinize akmış
kutlarım.
Nemli gözlerle okudum,saygıyla eğiliyorum
o çocuklarda bizim.bayramı olmayan çocuklar....anlamadıgımız anlamak istemedigimiz,gormezlıkten geldigimiz,kelimelerin tam olarak anlatamadıgı,arka sokakların degil,sokagı olmayan çocuklar..yüregine saglık
mehmet özer2
Haklısınız üstadım. Sözle, duygularla ifade edilenler hayata aktarılmazsa, gözler ikiyüzlülüklerimizi yüzümüze haykırır. Kutluyorum.
'Müslümanım diyen insan yığınından müslümanlık ne uzak....' değil mi üstadım. Saygılarımla
Beni derinden etkileyen,yüreğime acılar yerleştiren bir şiir okudum..Evet o kadar çok ki sizin gördüğünüz çocuktan..Utanması gerekenler utanmıyor ama ben utanıyorum insanlığımdan.Onlara aydınlık bir yaşam sunamayan bizler,sıcak evimizde sıcak çorbalarımızı içerken çöpe atılanlarla karnını doyurmaya çalışanları hatırlamıyoruz bile..Duyarlı yüreğinize sağlık..
Saygımla
sayın dostum. dengesizliğin havada kalmış yanını kaleme almışsın. yazdıkların o kadar gerçek ki, küçük bir köyde oturmama rağmen benzeri olayları her gün yaşayoruz. nelere tanık olmuyoruz ki?!
yine de yönetenler söylevlerinde mutlu ulus olduğumuzu yüzleri kızarmadan söyliyebiliyorlar.
anayasa mahkemesi işçi ile memuru aynı kefeye koyamazsınız diyor. başka biri çalışan emeklinin emekli mağşından kesinti yapılmamasını savunuyor. işsizlik kol gezerken emekliye ayrılmöış kişiler eski yerleride, hatta hiç çalıştırılmamalı. onun yeterli bile olmasa evine götüreceği bir maaşı var. çalışmayanın nesi var?! kurban diyorsun. kurbanların yüzde seksenini insanlar kendsilerine etlik kesiyorlar. kimse kimseye bir parça et verdiği yok. her geçen günle daha çok yobazlaşıyoruz.
inşallah şiirini okuyan bazı kişiler şiir kahramanını görürler, insafa gelip bir el uzatırlar.
saygılarımla:
rr.akdora
ahir zamanda binalar yükselecektir. işte bu alametlerin eseriyiz biz. şehirleşmenin kurbanı da onlar olmuş. değil sokaktan birini aparmandakilerle görmediğimiz gibi birde düşman olmuşuz.
toprağa dokunmayan nesillerin yürekleride betonlaşır olmuş...
yüreginize sağlık
Kaleminize sağlık Mehmet Abi, hani bir şarkı da diyordu ya 'bir karınca yuvasını kaybetse, bu gece uyuyamam efkarım vardır.' evet yaşamak bir karıncanın ayak sesi kadar sessiz ve derinden, bir gök gürültüsü kadar iç ürpertici sürüp gidiyor. Hayat bu, kişi vicdanında hissettiği gibi görür ve yaşar. Duyarlı yüreğinize sevgilerle..
-İşte duyarlı bir yürek-İşte insan denen kutsal varlık-İşte şair yürek.Bütün kalbimle tebrik ediyorum.Saygılar.
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta