Beni bana anlatma,
Sesimi duymadan ismimi ezberlemişsin, bir solmuş kâğıda yazılmış gibi.
Gözyaşımın tuzunu bilmeden “güçlü” deme,
Yaralarıma dokunmadan “geçmiş” diye bir etiket yapıştırma.
Ben, geceye susan bir çocuğun uykusuz gölgesi belki,
Kayıp bir saatin donmuş kadranında saklı bir an.
Sen hâlâ düz bir camdan yansıma beklersin,
Bense kırık bir aynadan bakarım, her çatlakta başka bir ben.
Ne bildin içimde kaç kışın sustuğunu?
Kaç baharda yaprak döktüğümü, sessizce, rüzgâra fısıldayarak.
Sana göre bir “geçmiş” sadece, bana göreyse hâlâ bir yangın,
Közü içten içe üfleyen, özlemin buruk bir hecesi.
Duygularımı cümlelerin tartısına vurma,
Ben susarım bazen, çünkü kelimeler keser dilimi.
Bazen gülerim, ama dudağımda bir çatlak,
Sen o çatlağı bir maske sanırsın, ben ise bir yara bilirim.
Sahi, hangi ben’i anlatıyorsun sen?
Dışımda yürüyen gölgemi mi, sokaklarda kaybolan adımı mı?
Yoksa içimde çırpınan o sessiz, o yabacı göçmeni mi?
Ben bile her sabah yeniden tanırım kendimi,
Sen hangi aynayla karar verdin benim gerçeğime?
Beni bana anlatma,
Yaralarımı kalıplara sığdırma, bir terzi gibi ölçerek.
Ben çözülmemiş bir düğümüm, rüzgârda sallanan bir zincir,
Ve çözülmek istemem, bırak kendi düğümümle barışayım.
Bırak kendimi ben anlatayım,
Kekelersem, susarsam, yine de benimdir o ses.
Başkasının kelimeleriyle iyileşmek,
Kendi gölgemi yitirmek gibidir, bir aynada kaybolmak.
Dinle sadece,
Belki bir gün susarken bile anlatırım sana,
Bir martının kanadında taşıdığım o buruk özlemi.
Beni bana anlatma,
Kalbimin kuytularına senin harflerinle dokunma.
İçimde bir nehir, çağlar ama dilsiz,
Her dalga bir yara, her çakıl bir eski sevda kırıntısı.
Sen görmedin, nasıl topladım o kırıntıları geceye,
Her birini bir közde sakladım, bir umudun gölgesinde.
Beni tanımlama,
Ben bir kaftan, yırtık ama hâlâ rüzgârda dans eden.
Sen sadece bakarsın, ben ise her yırtıkta bir öykü bulurum,
Hâlâ o çocuklardanım, ateşin sıcağını elimle anlarım.
Sözlerinle çizme benim sınırlarımı,
Ben bir harita, ne kâğıt ne mürekkep, sadece izler.
Her çizgi bir özlem, her nokta bir sevdanın buruk dizeleri.
Sen bilmezsin, nasıl yandım o izleri çizerken,
Küller arasında nasıl buldum kalbin solmaz gerçeğini.
Beni bana anlatma,
Suskunluğum bir destan, her sessizlik bir fısıltı.
Dinlersen, belki duyarsın, içimdeki o asi nehrin çağlayışını.
Beni bana anlatma,
Çünkü ben hâlâ o çocuklardanım, yandıkça öğrenen.
Her közde bir umut filizlenir, her yarada bir bahar dirilir.
Sözlerinle değil, gözlerimle anlatırım kendimi,
Bir sabahın eşiğinde, bir martının kanadında.
Bırak, kendi aynamda bulayım gerçeğimi,
Küllerden doğarım, özlemin asi nefesiyle.
Hâlâ o çocuklardanım, susarım ama çağlarım,
Beni bana anlatma, ben zaten bir destanım.
Kayıt Tarihi : 17.6.2025 07:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)