bir damla yaş düştü mü avuçlarına
bil ki gün doğuyor bir yerlerde dünyamıza
yağmurdan say
fırtınadan arta kalan bir içimlik sudan
eriyen kardan
yüreğimi dinamitleyen bu vaveyladan say
yanıtsız sorular sor kendine
cevabı bende olsun
aşksız üzülebilir miydin
bir çocuk cesedine Bağdat sokaklarında
bensiz sulayabilir miydin yüreğinde yeni
filizlenen ayrık otlarını
kaldırabilir misin bana dair sorguları
yüreğini ufalamadan
bırakabilir misin bensiz yansın
gülücüklerindeki o yangın
beni an
beni an ki
birkaç martı gagasında su taşısın yürek
yangınıma
benden sonra bulacağın aşk olsun
yüreğini yarıya bölen sözler olsun
çalsın metruk haneleri davetsiz
ve sen
mazeretsiz gel ki
seni anlamak karşılıksız kalmasın
beni an
beni an ki
beni vuracak usta avcılar düşsün peşime
kuytularda
düşsün ki
kurşun yarasına değsin güzelliğin
zincirlere gelmez güzelliğine vurgun her
avcı
parçalatsın yüreğimi köpeklerine
ama her söze alınganlık oynama
aşkta cömert ol
bu şarap sofrasına bir mum yak ki
vaz geçmesin gönlüm esaretinden
nereye ey aşka yılışık gönlüm
nereye söyler misin yalnız
bu yolların kahrını neye yüklersin neye
bilmez misin yalnızlıkta akşam ahları
başkadır
daha bir koyar adama sessizlik
nereye dönersem yüzüme orada kararırsın
bu suskunluk akşam suskunluğudur
bilinse de kaynağı
kurutamazsın yüreğime kara kara dökülen
efkarı
bu suskunluk akşam suskunluğudur
kimseye sözü yoktur aslında ne dese
kendine der
bir kayıp yavru ceylan çığlığıdır
o kaygılı ürkekliği içindedir
ah bir de acısı yakmasa içten içe
parça parça yedirtmese kurda kuşa
yüreğimi
kırılıp düşen aynalarda yüzün mü kaldı
kimin ellerine kanarsın yara yara
kesse kanayan özlemini gün boyu yağan
bu sağanak yağmurlar
avutsa bu haylaz çocukları
ceplerimde taşıdığım öpücüklerin
vereceğim alsalar
hem vallahi hem billahi vereceğim
yüreğimi
dindirmek için özlemi mi
sana göçen kuşlarının heybesine
bir anlık soluklanmak pahasına vereceğim
ne varsa yüreğimde yüklenilmiş sana dair
vereceğim
her duvara boyadığım o emsalsiz yüzünü
varsın eksik olsun sızıntıları yaralarımın
gönül harabelerine konan baykuşları
beslemekten bıktım ben
kime akarsa aksın nehirlerin
ama olmasın içinde
devirdiğin uçurumlarında biriktirdiğim
yankılar
sesim olmadan çağır neyi çağıracaksan
birazda bencili ben oynayacağım
patavatsızca
ah yüreğim
aşkın savunmasız yıkık kalesi
kaşla kirpik arası bir öğündü sana yazılan
tüm sözler
bir senin umursamadığın
hep bildik duruşlarla yankılandın gönlümde
git
kimin yüreğinde kanarsan kana
gına geldi bezdim ben
bil ki güzelleşirsin
bu arsız özlemini taşırsan gönlümden
git
benden sonra bulacağın aşk olsun
Salim Diyap
Kayıt Tarihi : 17.2.2005 23:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!