Her gidenin ve her bitenin ardından yazmam adettendir. Yine hazin sonlar hazırlayan kadere dair başımı önüme eğmen çaresizliğimdendir. Ölümüne suskunluğum acımdandır. İçime akıttığım yaşlar saygımdandır…
Sonu olmayan bir aşk, bir hayat, bir yaşam yada bir sevinç göremedim. Bu yüzden her şeyi kabullenip gidişim alışkanlığımdandır. Yaranamadım, sevilmedim, terk edildim gibi olumsuz olgulara yenik düşmemeyi öğrendim. Yaşanması gerektiği kadardı yaşanılması gerekenler diyerek avutuyorum çocuksu ruhumu. Olsun bu da geçer diyerek sıvazlıyorum eğdiğim başımı. Yok kimseye kırgınlığım, dargınlığım… Kusmuyorum öfkemi eskiden olduğu gibi… Anmak gerektiğine inandırdım kalbimi geçen günleri en layıkıyla. Düşlediğinde, gidenin yanında olacağına ve kaldığı yerden devam edeceğine her şeyin. İnandım.
Yokluğu acı verecekse de, görmek istediğinde göremeyeceksen de, sesini duymak istediğinde duyamayacaksan da bileceğim ki hala bıraktığım yerde hayatına kaldığı yerden yeni bir sayfa ve cebinde benden aşırdığı tecrübeleri ile yoluna devam edecek…
Eskiden olduğu gibi kendimi yalnızlığa vurmayacağım. Şişe diplerinde huzuru aramayacağım. Tavana gözlerimi dikip boş boş bakmayacağım. Ancak içim acıyacak. Yüreğim kanayacak ve aklıma her düştüğünde içimi çekeceğim. Belki de yanılıyorumdur. Bunu zaman gösterecek…
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden