Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam
Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam
Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim
Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam
Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş
Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam
Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim
Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam
Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât
Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam
Genc-i nihân benim ben uş ayn-ı ayân benim ben uş
Gevher-i kân benim ben uş bahr ile kâna sığmazam
Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün
Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam
Gerçi muhît-i a'zâmım adım âdem durur âdemim
Dâr ile kün fekân benim ben mu mekâna sığmazam
Cân ile hem cihân benim dehr ile hem zamân benim
Gör bu latifeyi ki ben dehr ü zamâna sığmazam
Encüm ile felek benim vahy ile melek benim
Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam
Zerre benim güneş benim çâr ile penc ü şeş benim
Sûreti gör beyân ile çünkü beyâna sığmazam
Zât ileyim sıfât ile Kadr ileyim Berât ile
Gül-şekerim nebât ile piste-dehâna sığmazam
Şehd ile hem şeker hem şems benim kamer benim
Rûh-ı revân bağışlarım rûh-ı revâna sığmazam
Tîr benim kemân benim pîr benim civân benim
Devlet-i câvidan benim îne vü âna sığmazam
Yer ü gökü düzen benim geri dönüp bozan benim
Cümle yazı yazan benim ben bu dîvâna sığmazam
Nâra yanan şecer benim çarha çıkar hacer benim
Gör bu odun zebânesin ben bu zebâne sığmazam
Gerçi bugün Nesîmîyim Hâşîmîyim Kureyşîyim
Bundan uludur âyetim âyet ü şâna sığmazam
Kayıt Tarihi : 25.2.2015 17:25:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"-YA MUHAMMED DE Kİ: 'BEN DE TIPKI SİZİN GİBİ BİR BEŞERİM(İNSANIM) SADECE BANA SİZİN VE BENİM İLAH'IMIN TEK BİR İLAH OLDUĞU VAHYEDİLİYOR." -Ayet-i kerime meali-
"BİZ O EMANETİ SEMAVATA, DÜNYAYA VE DAĞLARA ARZ ETTİK DE, ONLAR BUNU ÜSTLENMEKTEN KORKTULAR/ÇEKİNDİLER LAKİN, İNSAN BUNU ÜSTLENDİ. ÇÜNKÜ İNSAN ÇOK CAHİLDİR VE ÇOK ZALİMDİR!" -Ayet-i kerime meali-
Yukarıdaki ayetler gibi yüzlerce ayet-i kerime varken, bu gibi sapık sufiler uzak doğunun sapık felsefelerinin etkisinde kalarak ilahlığa soyunmuşlar ve bu sapık inançlarının adına da tasavvuf demişlerdir. Tabi ki, o zamanın kitap sünnet, ayet, hadis bilen alim kadıları da bu gibi sapıkların idamına hükmetmişlerdir. Ne yazık ki, bu cezalar öteki fikirdaşlarına ders olmamış sapık görüşlerini değişik ifadelerle ve araçlarla yaymaya devam etmişlerdir. Allah -c.c- bu gibi şirkalud fikir sahiplerini(müşrikleri) asla affetmeyeceğini onlarca ayetinde ilan etmesine rağmen, günümüzün bir çok alim ve şeyh geçinen sapık ve cahil tarikatçıları aynı fikr-i dalaleti benimseyip yaymaya devam ediyorlar. Allah ıslah etsin amin!
TÜM YORUMLAR (13)