Ben Sana Sustum IV Şiiri - Hüseyin Erdinc

Hüseyin Erdinc
132

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Ben Sana Sustum IV


Ben Sana Sustum IV

Ben sana sustum,
gözlerimin kenarında biriken yağmurlar
gecenin çatılarına vuran hüzün gibi ağır,
sesim boğazımda bir nehir gibi kabarıyor
ama yatağını bulamayan bir suyun
kendi duvarlarına çarpıp kırılması gibi
içimde yankılanıyor,
dik durduğuma bakma,
omuzlarımda taşıdığım dünya
çatlasa,
toz zerreleriyle beraber
ben de savrulacağım.

Ben sana sustum,
damarlarımda dolaşan kan
katranla dost olmuş,
içimdeki kalp bir kömür madeninde
ışığını kaybeden bir fener gibi titrek,
her nefesim
bir volkanın ağzına düşmüş kelebek
yanıyor,
uçmaya çabalıyor,
kanatları yanık kokusuyla dolu
ama yine de susuyor.

Ben sana sustum,
hadi bakma yüzüme,
göz bebeklerimde saklı kışlar var,
rüzgârla çatlamış dallar gibi ellerim
her dokunuşun beni paramparça edecek,
parmak uçlarınla dokunsan
kar taneleri gibi döküleceğim,
bir kaya gibi görünen kalbim
aslında eriyen bir mumdan başka bir şey değil.

Ben sana sustum,
her yanım viran,
sözlerim bir harabenin taşları altında
çürüyen bir şiir gibi,
ağzımda tuttuğum kelimeler
zehirli bir şarap gibi
içtikçe kendimi yaktığım
ama yine de sunamadığım
bir kadeh,
iç sesim yankılanıyor
bin odalı bir hanın
karanlık ve boş odalarında
bir yankı gibi çırpınıyor.

Ben sana sustum,
bir limanda demir atmış gemi gibi
paslanıyorum,
denize açılmak istiyorum
ama rüzgâr yok,
yelkenlerim yırtık,
rotam unutulmuş,
pusulam kırılmış
ve sen
uzak bir kıyının sisinde
kaybolmuş bir fenersin.

Ben sana sustum,
susmak sevgili, susmak
ölümün diğer adı,
bir mezar taşına yaslanmış
sessiz bir dua gibi,
bir çiçeğin gövdesinde gizli
kapanmış diken gibi,
bunu anlatamasam da
bilmesen de
her zerrem binlere bölünmüş
bin acının içinde çoğalmış
ama yine de sana saklanmış.

Ben sana sustum,
ölüyorum söylemiyorum,
bunu bil istemiyorum
çünkü her ölüm
bazen bir yeniden doğuşu
bekleyen tohumdur,
ama ben kendi toprağımda
çürüyen bir çekirdek gibiyim
ışığa ulaşmadan,
toprağın ağırlığında
kendimi gömmüş,
kendimi susturmuş bir ağaç gibiyim
gövdesi delik deşik
ama yine de yaprak açmaya çalışan.

Ben sana sustum,
ah, vah etmeyeli çok oldu,
gözyaşlarım susuz bir göl
balıkları ölmüş,
rüzgârı unutmuş bir dağ
karı erimemiş
ama zirvesi yanıyor,
her iç çekişim
bir yanardağ nefesi,
bir çöl fırtınası,
bir buz kütlesi
aynı anda akıyor damarlarımdan.

Ben sana sustum,
çünkü kelimelerim artık sana sığmıyor,
çünkü suskunluk bazen
en büyük çığlıktır,
çünkü bir söz söylediğimde
bütün evrenim yıkılacak biliyorum,
çünkü ben
senin bilmediğin bir yıkıntıda
kendi kendimi defnediyorum.

Ve ben sana sustum,
belki iyiydi böyle,
belki bir şiirdi suskunluğum,
belki bir mezar,
belki bir dua,
ama sustum,

suskunluğumda biriktim,
taş oldum,
ateş oldum,
duman oldum,
dağlar yıktım içimde,
ırmaklar kuruttum,
kendi göğsümde mezar kazdım,
her sözümü zincire vurdum,
ve sonunda,
bütün fırtınaları,
bütün yangınları,
bütün yaraları
tek kelimeye sakladım:

Ben sana sustum.

Hüseyin Erdinç..

Hüseyin Erdinc
Kayıt Tarihi : 28.9.2025 05:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!