Her şey bir sahil kasabasında
Deniz maviliğindeki gözlerinde başladı
Bilemezdim yalan olduğunu
Anlatma bana, hiç bir şey anlatma
Sormadım sana mazini
Sırların sende kalsın
Yarınların yeter bana demiştim
Sırların sende kalsın…
Bırakıp gitmek o kadar kolay değil
Karda bıraktığın ayak izleri değil ki
Bir yağmurda erisin, silinsin gitsin...
Ateşe ismini yazdım
Her daim yaksın diye beni
Hasretinden o kadar çok ağlamışım ki
Sonunda bulutları kıskandırdım
Onlar bile ağlayamadı benim kadar...
Hicranından figan var gönül kafesimde
Bir rıza kıl, göster gül cemalini
Hasretin sarmış ruh-i bedenimi
Gözyaşlarım aşk gülünü sular
Sadaka niyetine olsun bir gülüver
Aşkı mecnununa bir ümit, bir ışık yakıver...
Ah mor menevşem
Ah sıra dağların hırçın rüzgârı
Beni hasret harmanında savurduğun yeter
Ne olur soldurma hayalindeki resmimi
Dön gel, ne olursun gel...
Yine hüzün vuruyor
Duygularımı kıskacında boğuyor
Her şey boş, her şey anlamsız
Sen, sen olmayınca yar...
Makberdir sensiz her yer bana
Firdevs olur seninle viran bağlar
Ne olur, lütfedip rıza kıl
Gül cemalin göster
Ya da adak niyetine
Al bu canı, canana hediye ediver...
Canlar canlar, kayar gider yıldızlar
Sevdalar yarım, özlemler ömür boyu
Sen beni anlayamazsın ki gülüm
Benim kalbim sevdaya tutsak
Uçuyor beyaz güvercinle...
Aşkı tarife gerek yok
Bir kırmızı gül anlatıyor her şeyi
Şarkılar şiirler avutmaz oldu
Bir kırık çerçeve
Beyaz güvercinimi sen vurdun gülüm...
Sevmeyi sevdim gözlerinde
Ben olmayı istedim
Dudaklarından çıkan her kelimede
Hasretin olmayı istedim her gece
Ruhunda fırtınalar koparmayı isterdim ömrünce
Gülüm, ben sende seni sevmeyi sevdim...
Kaçma benden uzaklara
Yakma beni, yakma
Yarınlarım ol
Bu can sana feda
Seviyorum işte ne yapayım
Mümkünü var mı, silip atayım
Tarifi imkânsızsın, bilmiyorum nasıl anlatayım
Bakışların ok misali, delip geçiyor kalbimi
Çılgınlar misali
Ne bu günüm ne de yarınlarım belli...
Renkler rengini sende buluyor
Göğsüm başını arıyor
Ellerim saçlarını okşamak istiyor
Ama yoksun sen
Sensiz kalbim acıyor...
Yine hüzün vuruyor
Duygularımı kıskacında boğuyor
Her şey boş, her şey anlamsız
Sen, sen yanımda olmayınca yar...
Kaç mevsim geçti, kaç bahar
Unutturamadı seni bana geçen yıllar
Bak şimdi saçlarımda aklar var
Esen her rüzgârla döneceksin sanıyorum...
Gönül kafesime hapsolmuşum
Senin için ben bir azat kuşuyum
Ne olur açıver kafesimin kapısını
Azat et beni
Hayatın ardından bakan
Treni kaçırmış şaşkın gibiyim
Quasimodo’nun son sözleri dilimde
“Allah’ım ben neden taştan yaratılmadım…”
©
22 Aralık 2003
Not
Quasimodo, Victor Hugo’nun yazdığı Notrdammen Kamburu adlı eserde kilisede zangoçluk yapan kambur aynı zamanda da çirkin bir yüze şişman bir bedene sahip karakterdir. Bir gün Notrdam Kilisesine bir suçlu kız sığınır. Kilise kızı kanunlara teslim etmez ve kız kilisede yaşamaya başlar. Bu arada Quasimodo ile tanışır ve Qusaimodo kıza aşık olur. Kızın sevgilisi vardır. Filmin sonunda kız sevgilisinin atının terkinde kiliseden ayrılırken Quasimido çaresizliğini ve acizliğini gözyaşları içerisinde “Allah’ım ben neden taştan yaratılmadım” diyerek belirttir.
Kayıt Tarihi : 11.2.2007 06:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Seyit Burhaneddin Kekeç](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/02/11/ben-neden-tastan-yaratilmadim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!