Ben ki! .. Şiiri - Mehmet Çoban

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Ben ki! ..

Düşünebilir misiniz?
Herhangi bir insan
Karşınıza çıkmış ve
Ben diye başlıyor söze
Veya ben ki, diye de
Kuvvetlendiriyor sözünü
Ne kadar garip karşılarsınız?
Ne kadar çok rahatsız olursunuz?

İnsanın içinden
Sen kimsin ki?

Hey kendine gel
Demek gelir birden bire…

Ve düşünür insan
Ben ki diye söze başlayanı

Ne kadar
İddialı değil mi?

Ben ki,
İnsan beninin
Bencilliğinin
Büyüklük ve kibrinin
Umursamazca ortaya çıkışı
Hayata salınıverişidir acımasızca

Ne olursa olsun
Benlik iddiaları
Benlik kavgaları
Hiçbir insanın
Hiçbir toplumun
Hoşuna gitmez

Ya Tanrı’nın
Hoşuna gider mi?

Hayır asla…
Hele Tanrı’nın
Hoşuna hiç gitmez…

Tanrı kitabında
Şöyle demektedir

“Biz insanlara
Güç ve kudret veririz
Onları yönetimde güçlendiririz
Bakalım ne yapacaklar diye? ”

Ve Tanrı asla
Kibirle insanlara yürüyenleri
Kibirle yeryüzünde dolaşanları sevmez…

Onlara kitabında
“Yeryüzünde kibirle yürüme
Sen dağları sarsamazsın
Sen yeryüzünü sarsamazsın” der.

Bir toplum düşünün
Biz diye başladı söze
Biz şöyleyiz, biz böyleyiz
Tüm söylemleri üstünlük ve
İfadeleri toplumsal kibirle
Dağıldı etrafına bütünüyle

İşte o gün,
İster birey olarak
Tek insan olsun
İster toplum olarak
Güç ve iktidar sahibi olsun

Onlar için
Geri dönüş başlamıştır

Benlik kibirleri
Yüzlerine çarpılacaktır

Yeryüzündeki
Güç ve iktidarları
Yok, olup gidecektir.

Dünya tarihi,
Gerek “ben” olarak insanların
Gerek “biz” olarak toplumların
Fedakârlık ve hoşgörüyle yükseldiklerini
Kibir, bencillik ve azametle yok olduklarını
Anlatır bize, tekerrür eden tüm gerçeklerinde

Ve ben, bencillik üzerine yürüyen
Ve biz, kibir ve azamet üzerine yürüyen
Kişi ve toplumlar hiçbir zaman
Yıkılışlarının gerçek nedenlerini
Yok, oluşlarının gerçek nedenlerini
Yine bencillik ve kibirlerinden dolayı
Anlayamamışlardır geçen tarihlerinde
Önlerinde ve arkalarında yok olup giden
Milyonlarca kibre ve bencilliğe bulaşan insan
Yüzlerce, kibre, bencilliğe ve azamete ulaşan
Toplum varken, toplumlar varken
Ve yıkılmışlarken, yıkılışlarına her zaman
Başka bahaneler üretmişlerdir çoğu zaman
Hâlbuki gerçek, hiçbir insanın kalbi
Hiçbir toplumun, toplumsal kalbi
Bencilliği, kibri, azameti kabul edemez
Çünkü bunlardan hiç bir adalet gelmez.

Geçmişte nice imparatorluklar
Bencillik, kibir ve azametlerinden
Gerçekler karşısında yıkılıp gittiler

Günümüzde de nice güç ve iktidarlar
Bencillik, kibir ve azametlerinden
Gerçekler karşısında yıkılıp gidecekler

Ama hiçbir zaman
Güç ve iktidarı elinde bulunduranlar
İçlerinde, hayatlarında olan
Bencillik, kibir ve azametin
Kendilerini bir gün yıkacağını
Asla kabul edemezler, etmezler…

Ve tarihte bir gün
Atalarım üç kıtaya hâkimken
Güç ve azametin doruğundan

“Ben ki” diye söze başladı…

Ve o günden sonra tarih
Geriye dönmeye başladı...

Bu gerçeği anlamayan
Hiçbir insan, hiçbir toplum
Kendine hiçbir zaman gelemez

30.01.2007 - İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 30.1.2007 18:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN Vikipedi, özgür ansiklopedi Saltanat süresi; 1 Ekim 1520 – 7 Eylül 1566 Önce gelen; Yavuz Sultan Selim Sonra gelen; II. Selim Doğumu; Trabzon, 27 Nisan 1494 Ölümü; 7 Eylül 1566 Annesi; Ayşe Hafsa Sultan Babası; Yavuz Sultan Selim Bakınız: Osmanlı Hanedanı soy ağacı I. Süleyman, (d. 27 Nisan 1494, Trabzon – ö. 7 Eylül 1566) . 10. Osmanlı padişahıdır. Kanuni Sultan Süleyman olarak anılır. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi ise Kırım hanı Mengli Giray'ın kızı Ayşe Hafsa Sultandır. Saltanatında Osmanlı İmparatorluğu en yüksek dönemini yaşamıştır. Çocuk yaşta Istanbul'da bilim, tarih, edebiyat, din ve askerlik eğitimi aldı. 1509 yılında annesinin doğum yeri olan Kırım'da Kefe sancakbeyliğine atandı. Daha sonra Saruhan sancakbeyliği göreviyle Manisa'ya gönderildi. Padişahın sefere çıktığı vakitlerde Batı sınırını korumak için Edirne'de bulundu. Babasının ölümü sırasında yine Manisa'da bulunan şehzade Süleyman, sadrazam Piri Paşa'nın çağrısı üzerine İstanbul'a gelerek 1 Ekim 1520 tarihinde tahta çıktı. Kanuni padişah olunca içişlerinde belli bir düzene kavuşmuş devlet yönetimi babasının yaptığı ıslahatlarla sağlamlaşmış temeller üzerinde duran bir devletin başına geçti. İmparatorluğun iç bunalımlarıyla uğraşmadan kısa bir süre Batı dünyasının geçirdiği dönüşümleri izledi. Batı rönesansın yaratığı bir açılma ortamında teknik yönden belli aşamalara ulaşmış; Fransa ve Almanya'da dinsel reformlar yapılarak birlik sağlanmıştı. Kanuni bu ortamda, askeri alanda oldukça üstün duruma gelmiş olan Osmanlı İmparatorluğunun gücünü Batı'ya yine askeri yönden kabul ettirme yolunu seçti. SAVAŞLARI Kanuni Sultan Süleyman Mohaç seferine çıkarken (Topkapı Müzesi) Tahta çıktıktan bir yıl sonra Belgrad'ı fethetti (1521) , ertesi yıl ise Rodos'u aldı (1522) . Fransa'nın da teşvikiyle Mohaç seferini düzenleyen Kanuni 29 Ağustos 1526'da Macar ordusunu büyük bir yenilgiye uğratarak başkent Budin'i kısa bir süre sonra da Viyana'yı kuşattı (1529 I. Viyana Kuşatması) .Bu savaşta çok dâhice bir plan uygulamıştır. Önce Macarların üstüne saldırmasını beklemiş sonra bozguna uğradığı görüntüsü vererek Macarları ormana doğru çektiler çalıların arsına yerleştirilen 300 top birden Macar piyadelerinin üstüne ateş edildi. Bu savaşlar sonucunda Macaristan egemenlik altına alındı. Sonraki yirmi yıl içinde Kuzey Afrika, Orta Doğu ve İran'dan geniş bölgeler Osmanlı egemenliğine alındı. Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa Cezayir ve Kuzey Afrika'yı alarak Akdeniz'i bir Türk gölü haline getirdi. Doğuda ise İran'la yapılan savaşlar sonunda Tebriz alındı. 1562'da Transilvanya bölgesi alındı. Son savaşı olan Zigetvar seferinde Zigetvar kalesini kuşatılması sırasında ölen Kanuni Sultan Süleyman'ın cenazesi Mimar Sinan'a yaptırtmış olduğu Süleymaniye Camii'nin avlusundaki türbeye gömüldü. Karısı Hürrem Sultan da yanında gömülüdür. adilen İÇ İSYANLAR Ekonomik ve dini sebepli Baba Zünnun ve Kalender Çelebi isyanlarıyla; ayrıca Mısır'da bağımsız bir devlet kurmayı amaçlayan Canberd Gazali ve Ahmet Paşa isyanlarıyla uğraşmıştır. KİŞİLİĞİ Frenk diyarına yaptığı savaşlarda büyük başarılar kazanan Kanuni, bu sayede Batı devletleriyle özellikle de Fransa'yla yakın siyasi ilişkiler kurmasına yol açmıştır. Fransa'ya verilen ve ileriki yıllarda Osmanlı'nın ekonomik yönden çökmesine yol açan kapitülasyonlar da Kanuni zamanında tanınmıştır. 46 yıllık saltanat hayatı boyunca Osmanlı uygarlığı büyük gelişme göstermiş hukuk, matematik, mimarlık ve nakkaşlık alanlarında yetişen bilim ve sanat adamlarının yarattığı eserler kültür tarihimizin başyapıtları olarak yerlerini almışlardır. Kanuni Sultan Süleyman padişahlığı döneminde devleti yetenekli devlet adamlarıyla birlikte yönetmiş ve dünyanın en büyük imparatorluğu haline getirmiştir. Bir diğer adı, kendi tabiri ile: 'Ben ki Sultan-i salâtin-i zaman burhân-i havakın-i avân tâc-bahs-i husrevân-i cihan zillullâhi'1-meliki'l-mennân Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Şam ve Halep ve Karaman ve Rûm'un ve vilâyeti-i Dulkadriye'nin ve Diyârbekir'in ve Azerbaycan ve Van'ın ve Budun ve Tamisvar vilâyetlerinin ve Mısır'ın ve Mekke'nin ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve Halilü'r-Rahmânin külliyen diyâr-i Arab’ın ve Yemen'in ve Bağdad ve Basra ve Cezayir vilâyetlerinin ve dahi nice memleketlerin ki âbâ-i kiram ve ecdâd-i izamim -enârallâhü berâhinehüm- kuvvet-i kahire ile fetheyledikleri ve cenabı-i celalet-meâbim dahi tig-i âtes-bâr simsîr-i zafernigârim ile fetheyledigim nice diyarın sultanı ve pâdişâhı hazret-i Sultan Bâyezıd oğlu Sultan Selim Hân oğlu Sultan Süleyman Şah Hân'ım' Günümüz diline aktalışı.. Fransız kralını esir alan Alman kralına karşı gönderilen fermandır. .- Ben ki Sultanlar Sultanı zamanın inkâr edilemeyecek hükümdarı, eksik hükümdarlara dünya kolaylık gösteren ihsanı bol melikim. Akdeniz ve Karadeniz’i, Rumeli ve Anadolu’nun, Şam, Halep, Karaman ve Rum’un, vilayet-i Dulkadriye’nin, Diyârbekr’in, Azerbaycan ve Van’ın, Budun, Tamisvar vilayetlerinin ve Mısır’ın, Mekke’nin, Medine’nin ve Kudüs’ün, Allah’tan başka yardım dilemeyen tüm Arap diyarının ve Yemen’in, Bağdat, Basra, Cezayir vilayetlerinin ve dahi nice memleketlerin ki mürşit-i kiram ve büyük ecdadımın –Allah şahittir- üstün kuvvetleri ile fetheyledikleri ve tüm bu büyüklükleri üzerinde toplayan dahi ateş yağdıran kılıcımın müthiş zaferleri ile fetheyledigim nice diyarın sultanı ve Padişah Hazret-i Sultan Bâyezıd oğlu Sultan Selim Hân oğlu Sultan Süleyman Şâh Hanım…” Ve bildiğiniz gibi... Ne yazık ki. O gün Fransız kralını kurtarmak için fermanı yazan Osmanlı, Almanları karşısına almış olmasına rağmen, Osman'lının son savaşı, Almanların yanında, Fransızlara ve müttefiklerine karşıdır. Ve Osmanlı son savaşında Fransız ve müttefiklerine yenilmiş, onlar tarafından işgal edilmiştir. Bu olaylar aklıma geldikçe son derece düşündürücü bulurum.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ell Uyguni
    Ell Uyguni

    siz hayatı baştan ne güzelde yazmışsınız çok acip çok.yankı yapması lazım yankı. belkide yapmıştır

    Cevap Yaz
  • Işıl Koçoğlu
    Işıl Koçoğlu

    Ben değil, biz olmayı bilmek lazım di mi.

    Cevap Yaz
  • Mehmet Asisa
    Mehmet Asisa

    Teşekkürler üstadım. Geçmişte büyüklenenler nasıl yıkılıp gittilerse, bu günün büyüklenenleride elbet yıkılıp gideceklerdir. Kibir bir insanın en büyük düşmanıdır. Saygılar..

    Cevap Yaz
  • Celil Çınkır
    Celil Çınkır

    Bu gerçeği anlamayan
    Hiçbir insan, hiçbir toplum
    Kendine hiçbir zaman gelemez

    GÜZEL BİR TESBİT
    TEBRİKLER BU ENFES ŞİİRE
    10
    SAYGIMLA

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Celep
    Hüseyin Celep

    Elinize sağlık Mehmet Bey.

    Bilmediğimizi bildik,
    Bildiğimizi pekiştirdik,
    Kanaatlerimizi tazeledik.

    Teşekkür ve selamlarımla...

    Hüseyin Celep

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Mehmet Çoban