Ben Kâhtalıyım!
Yanık bir gazelim!
Bunu iyice yaz bir yere güzelim,
Cehenneme çevrilmiş cennetten ayrıyım…
Ben aha bu yürekten yaralıyım.
Bir yaman sarar özlem ateşi bedenimi,
Kanatlanırım gurbetin uykusuz gecelerinde…
Sabahı olmaz o gecelerde,
Uçarım, sılaya doğru bir başıma.
Sen uyurken mışıl mışıl o yumuşak yatakta!
Kâhta’nın sokaklarında gezerim ben.
Gem vurmam Fırat’a dönüşen gözyaşlarıma.
Konuk olurum o saf, temiz insanlara.
Köylerine konuk olurum tek tek…
Yanar, kavrulur bu yürek,
Yoksullukları, çaresizlikleri kahreder beni.
Eririm mum gibi!
İsyan ederim ah! Çekerek…
Ben Kâhtalıyım!
Yanık bir gazelim!
Bunu iyice yaz bir yere güzelim,
Cehenneme çevrilmiş cennetten ayrıyım…
Ben, aha bu yürekten yaralıyım.
Bir yaman sarar özlem ateşi bedenimi,
Kanatlanırım gurbetin uykusuz gecelerinde…
Derdime derman ararım Aysadık’ta.
Yeniden yaşarım Nemrut’ta tarihi.
Bir şafak vakti,
Yorgunluktan kesilmişken dizlerimin takati,
Karakuş’ta Kâhta’mı seyrederim yaşlı gözlerle…
Su olurum akarım gece- gündüz,
Cenderenin altından Kâhta’ya doğru.
İnerim baraj gölüne mahzun mahzun…
Sessiz, sedasız kulaç atarım masmavi sularda.
Yoldaş olurlar balıklar bana.
Balıklar bana sırdaş olurlar.
Dökerim içimi ateşli ateşli…
Balıklar mercan başlı,
Balıklar gözü yaşlı,
Dinlerler beni sessiz, sedasız…
Kâhta’m, ben sen olurum!
Kâhta’m, sen de ben kendimi bulurum!
Ben Kâhtalıyım!
Yanık bir gazelim!
Bunu iyice yaz bir yere güzelim,
Cehenneme çevrilmiş cennetten ayrıyım…
Ben, aha bu yürekten yaralıyım.
Bir yaman sarar özlem ateşi bedenimi,
Kanatlanırım gurbetin uykusuz gecelerinde…
Konarım Kâhta’mın düzüne.
Giderim Bevedola, geçerim Keftire’ye,
Renk renk üzüm olurum asmalarda.
Dallarda elma, armut, şeftali olurum…
Yaz bahar aylarında akşamüstleri,
Ağaçların altında bulurum dostları.
Yalansız, riyasız o tatlı sohbetlerde,
Yeniden doğmuş olurum!
Yeğenim Mehmet’te kendimi bulurum!
Ben Kâhtalıyım!
Yanık bir gazelim!
Bunu iyice yaz bir yere güzelim,
Cehenneme çevrilmiş cennetten ayrıyım…
Ben aha bu yürekten yaralıyım.
Bir yaman sarar özlem ateşi bedenimi,
Kanatlanırım gurbetin uykusuz gecelerinde…
Fakir sofralarına ekmek olurum…
Sıcak aş olurum…
Harçlık olurum parasız çocuklara…
Çorap, ayakkabı olurum ayaklarına…
Çeşit çeşit oyuncak olurum ellerinde…
Mutluluklarıyla mutlu olurum!
O çocuklarda ben kendimi bulurum!
Ben Kâhtalıyım!
Yanık bir gazelim!
Bunu iyice yaz bir yere güzelim,
Cehenneme çevrilmiş cennetten ayrıyım…
Ben aha bu yürekten yaralıyım.
Bir yaman sarar özlem ateşi bedenimi,
Kanatlanırım gurbetin uykusuz gecelerinde…
Konuk giderim eski komşularıma.
Dostluğu, dürüstlüğü, sadakati,
Özveriyi, saflığı, insaniyeti,
O güzel insanlarda bulurum…
O maya ile yeniden yoğrulurum…
Kâhta’m budur senin özün!
Benliğimde yaşatan seni,
Senin bu güzel yüzün!
Övünürüm Kâhtalı olmaktan.
Gadanı ben alayım.
Belanı ben alayım.
Kâhta’m ben sana kurban olurum!
Dününde ben kendimi bulurum!
Kayıt Tarihi : 1.10.2007 11:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!