Ben kadınım, yanağının
Alı güle benzeyen
Lebleri goncaya...
“Tutî” dilli,
İnce belli,
Şiirlerin saya saya
Şarkıların öve öve bitiremediği
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bir ülkede eğer kadınlara yeterince özgürlük tanınmıyorsa, o ülkede özgürlükten söz edilemez.
Bir ülkede kadına yeterince özgürlük tanınmıyorsa, o ülkede özgürlüğün sözü bile edilemez.
Kimi zaman kimi kadın şairlerin kadını anlatışına imreniyorum. Sonra dönüp kendime, kendimize bakıyorum. Biz erkekler böylesini yapamayız diye içleniyorum. Örneğin, “Civan boyluyum/m kaslarınm taşıyor kollarımdan/uzun kirpiklerimle, iri gözlerimle yangınlar çıkarırım kadınların yüreğinde…” gibi şeyler yazmanın saçmalıklar olacağını bilmenin ezikliğini yaşarım.
Oysa kadın şair öyle değil.
' Ben kadınım, yanağının
Alı güle benzeyen
Lebleri goncaya...
“Tutî” dilli,
İnce belli,
Şiirlerin saya saya
Şarkıların öve öve bitiremediği
Güzellikler benim... ' diyebilir bir şair Köksel.
Ne güzel diyebiliyor... Yadsımıyoruz o zaman kadının güzelliğini. Kınamıyorum bunun böylece yazılışını.
Nazım’ın:
“Sofrada yeri öküzümüzden sonra gelir” dediği kadının dönüp türküsünde erkeğine:
“Boşa kostaklanma kostak benimsin,,,” dediğini düşlüyorum.
.
Leylâ Şahin’in: ise Acı Toplayan İpekli Çardak Kuşu şiirinde:
“kadınım
haklarıma sahibim
inanırım herkesin haklarına
göğsümün süt pınarları
emzirip büyütmek içindir
çocuklarımı.
kadınım
kayadan ağır ve sert içim
serçe kanadından yüngül ve yumuşak
kızıma ninniler söyledim
gezdirdim masallarda.
yüzümü rüzgârlara verip ağladım
kimi geceler
-kendime tuttuğum
önemsiz sırlarım da var. -
akşamüstü şarkılarını severim
dökülüp giderim bir dizenin peşisıra
kuşlar havalanır yüreğimden
anlarım eylüldeyiz.
kadınım
uzun ve çetin yollarda
erkeğimin yanında varım
yürek tortumdan süzerek geçiririm acıyı
katarım yaşama.
kimi gün eğilip ağzından öperim kocamın
nedensiz sevindiğim olur
-bağırdığım olmaz hiç-
eşitliğimiz bozulur burada
(küçük şeylere aldırmam
iyi bilirim nerede yara alacağını
onurumun) .
kadınım
ince görünebileceğim giysileri tarar gözlerim
vitrinlerde
- kocamın gömleklerini giydiğim de olur -
yaşlanmaktan korkarım
yenildikçe gövdem yer çekimine
yeni şeyler öğrenmenin peşine koyulurum
aşkla.
kadınım
kuyusuna düşmem körlüğün.
düşmanlarımız oldukça
dağları bekler gözlerim.
kadınım
istasyonlar gibidir yüreğimin başı
trenler gittikten sonra
kendi içine akan uzun bir türküyüm.
kadınım
birileri varken güzel bulurum kentleri/
ayrılamam
uzak düştüğüm yerlerin öyküsü yazılıdır
hasret defterime -divit kalemle-
. (böyleyken terkedebilirim
en yakın insanımı
sokarsa beni ucuz oyunlara) .
kadınım
gülün ve terin içinde büyütürüm yaşamı
ellerim sevda izidir
bütün coğrafyalarda.
kadınım
acıdır
kendi iç baskısında
ikinci kez ezilmesi insanın.
şairim: bir aykırı dal
orman içinde
kavuşmalar için.
şairim: ölüm ve yalnızlık çiçeği
acılarda
açarım.
şairim: yeryüzüne karışmış yüzüm
şairim: sevdalara süzülürüm.
ölümlere dizilirim
adresim ateşe yazılı
geri döneceği yok
içimdeki yolcunun.
şairim: kederli bir ırmak gibi aktı gençliğim
şairim: karanlıkta üşür kanatlarım.
kadınım: yeryüzüne karışmış yüzüm.
sevgiden ve özgürlükten öte akrabam yok.
kadınım: koyulmuşum
şiir'in soylu ve çileli yoluna
giderim.
kadınım: iyi şair olamazsam
kusurum şiirimden
ola
kendimi ve dünyayı açıklayamadığımdan değil.” deyişine gönül kapımızı açarken,
Behiye Köksel) in de:
“Ben kadınım,
Çağdaşça satılan köle,
Şurada burada afişlerde,
Reklamlarda, filmlerde…” diyerek toplumsal bir acı gerçeğimizi şiirsel akışı içinde şamar gibi vuruşu karşısınra da başımızı öne eğmekten özgesini yapamıyoruz.
Sonra Köksel Şairin:
'Çok gezdim saraylarda, köşklerde nazla
Tahtlarım oldu zümrüt, taçlarım oldu yaldızlı,
Masalların uzun gözlü, uzun saçlı perisi
Bendim.
Has bahçe içinde mahzun cariye,
Kerem’in külüne karışan Aslı Han bendim.
Mecnun’u diyar diyar gezdiren Leyla...” deyişi karşısında da saygı duruşuna geçiyoruz.
Teşekkürler Behiye Köksel.
Nice böyle güzel şiirlere!
FEV
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta