Ben bozkır çocuğuyum,
Dört yanım ufuk…
Buhara’dan kalkıp,
Konya’ya konmuş soyum.
Asırlar sürmüş yolculuk…
Anayurttan beri Farslarla,
Farsçayla kurdum dostluk
Ve yıllarca komşuluk…
Fars diyarlarında eğlene geçe,
Kız ala, kız vere; kona göçe
Anadolu’ya aktım…
Kurdum Selçuklu devletini,
Konya payitahtım
Farsça’yı resmî dil edinip
Türkçe’yi bıraktım.
Bir Karamanoğlu Mehmet Bey çıkmasa…
Ben de Kürt olacaktım.
Yabancısı değilim bu diyârın
Nuh’un oğlu Yafes’ten
Ve İbrahim’den beri
Vardım bu topraklarda
Var olacağım yarın…
Bir gün….
Tanrı bilmem ki ne dilemiş,
Yürü yâ kulum demiş
Ana yurdu bıraktım!
Fars diyarlarında eğlene geçe,
Kız ala, kız vere; kona göçe
Doğduğum yere aktım.
Farsça Türkçe meczedip,
Yeni bir dil konuşacaktım.
Bir Karamanoğlu Mehmet Bey çıkmasa,
Ben de Kürt olacaktım…
Kayıt Tarihi : 15.3.2007 16:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
iddiası var.Şiirde şair kendi şahsından örnek vererek anayurttan göçle başlayan
ve Anadoluyu yurt tutana kadar dilinin nerelerde nasıl etkilendiği gerçeğini ve nasıl bundan geri dönüldüğünü anlatmaktadır.Bende aynı kanaat ve görüşteyim.Asırlar süren bir yolculuk ve zaman zaman farsçaya ağırlık verilip Türkçeden uzaklaşıldığı olgusu doğrudur.Bu tarihi gerçeklerden baktığımız zaman kürtçe konuşan kardeşlerimizinde ayrı bir millet olmadıklarını ,farsçadan en fazla etkilenen kısım oldukları için bu gün farsça-Türkçe karışımı bir dil olan kürtçeyi geliştirip konuştuklarını düşünüyorum.Başka bir inancım daha var ki paylaşmadan geçemeyeceğim.Dil de, din de bir milletin aidiyetini belirleyen önemli faktörlerdir, ancak ayrı dil konuşan iki milletin ayrı ayrı milletler olduğunun kesin kanıtı değildir.Daha açıkça söylemek gerekirse dili ayrı demek kanı ayrı demek değildir.Din de böyledir.Tarihler boyunca milletler birbirinin dilinden-dininden etkilenip durmuşlardır.Örnek Macaristandır.Bulgaristandır,bu iki milletinde aslının Türk olduğunu bütün dünya bilmektedir.Hal böyleyken şimdi dilleride dinleride başkadır.Bu konuda kısa bir örnek daha.Malatya yöresi insanı hem Türkçeyi hemde kürtçeyi bildiği halde -hazeynce diye bir dil geliştirmiş ve kendi aralarında konuşup kullanmaktadırlar.Merak edip araştırdım,kendi ağızlarından aktarıyorum.'''''''Bizimkiler iş hayatına (büyük çoğunluk)işbortayla başladıkları için seyyar satıcıların girmesi yasak olan yerlere girip mal satmaya çalışıyor,polis ve zabıta da yakalayıp malını alıyor,polis ve zabıtanın çoğu kürtçe bilir,hemşeriler zabıta geliyor diye kürtçe bağırsa memurda anlıyor ve önlemini alıyor,bu yüzden onların anlamadığı bir dil gerekti.Bizimkilerde hazeynce diye bir dil geliştirdi.Şimdi 'kaç'demiyor,onun yerine 'giş ol' diyor,dikkat et demiyor,onun yerine 'imiş ol' diyor.Kendi aralarında ise normal dilleri gibi anlaşabiliyorlar.'''''
Şimdi bu insanlarımız 50-100 yıl sonra bu dili yazı diline çevirir vede okuyup yazmaya başlarsa -ne diyeceğiz,son söz- dil ve din değiştirilmesi mümkün olan ögelerdir.Değişmeyen tek şey kandır.Tüm Milletime barış,kardeşlik ve huzur dolu yarınlar dileklerimle.
-Şimden geru,divanda, harmanda, her yanda Türçe'den gayru dil gonuşulmaya' İşte budur doğrusu.. Bir gerçek. Bilmem nasıl bir kafa bu düşünceye karşı gelecek. Saygılar.. başarılar.
TÜM YORUMLAR (7)