Ben bir duman karasıyım
Kalay isteyen eski bir antikanın kenarında
Şişeler diziyorum ustanın nefesinden şekillenen.
Uçmaya kalkışmak delilik olacak.
Düşüyorum zaman sisi parçacıklarından.
Şarap kadehinin aynı dudak izinde yürümek başka bir delilik.
Bir başka delilik bulutları izlemek.
Silinmeyi bekleyen kalbi bulutlara üflüyorum.
Nefesimi tut.
Başka bir delilik yapıp lamba cininden seni diliyorum.
Bulutları silip tuvale üflüyor seni.
Uykundan kalk.
Hangi şişeden uzatırsan elini, tutacağım.
Bana ellerini uzat.
Ben yoğurulmus ve yorulmus aşkın sızısıyım.
Onlarca pencereden izledim silik yüzleri.
Marjinal teorilerden süzüldüm büzülerek ve tutarsız.
Ve üzüldüm defalarca antika islere sürüldüm.
Kar amacı gütmeyen patika meraklara aşk sardım.
Sonra sana sarıldım üzüntülerimi raflara dizerek.
Gölgeleri düşüyor.
Ve üşüyor her biri.
Üstüne beton bloklar yıkılıyor biten kabuslardan.
Ufukta sen beliriyorsun.
Ben helak olmuş kavimlerin iziyim.
Ve bir diziyim cebir işlemlerin tutarsız denklemlerinde.
Yorganımı bulutlarla doldurup örtündüm.
Pencere diplerinde bekledim son mavi ay hesaplaşmasını
Sana yazılan ilk şiirime avuçlarımı açıp
Bir akarsu diledim bütün izleri derinlemesine aşındıracak.
Bütün denklemleri açık denizlerde biriktirecek.
Sonra bütün duru sularla sen aktın.
Ben kırık kalplerin son mümessiliyim.
Yastığımda son kabusumu uyutuyorum.
Ve unutuyorum bilinçaltımın son tabusunu.
Yastığımda güzel bir düs uyanıyor.
Seni görüyorum yeryüzüne papatyalarla serilmiş
Kayıt Tarihi : 25.6.2020 14:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!