Ay, gözleyen mehtabı
Yok gibi bahçende çiçekten Laleler
Geceyi şimsekler vurup aydınlatıyorum diye yalandan
Inanmıyorum ve girdiğin her kapıda soguk bir gülüş
Hep açık rengine adresli kumpanya
Burnumda bir bela karanfil, kurumuş
Bu sebebe,
Hüzünle dolar günüm kahveden
Eteklerinde Insan, poyraz koparan şarabın
Sakisi Pir-mürgan ve salkım salkıma hüzün esen rüzgar
Nerden eserse aklımı çelen sıcak sinende kolların sürgününde bahar
Dudakların,
oynak Yaz
Yoluna ölüm atlıları çıkmış gibi çırası titreyen fenerlerle kendini saklayan gecenin
Sanki ben hapsindeymişim de, uzaklığında herşey küçük, herşey nokta
O hiçlikte kelepçelenmişliğim bütün ıssızların sobesinde
Mutlak günündedir ters yanım, kukla kuşkulu ve yılgın sokaklara geceleri çöken
Şafaklar, iplik iplik yerden göğe sökülürken
Gelip Gömülmüşsün sende beimle asi boyasından kiremit kırmızıya
ve sessizleşen abidelere yenilmiş kırık dökük kentler ardarda
Su serpildikce şahlanıyorsa dahada alevli
Sesleniver hangi karanlıkta sabahlayan Güneşi belki öldüm..!
Deyiver,
geçmeden gün sen hangi yaradasın, deyiver lokmansa duyuversin..? !
Ben belki aynı derde sendende Yaralı….
Eğer eski halindeyse bir görsün sevda,
sesleniverde kalbini
dünya gözüyle gönlüme bir görünsün….
Seyfi Karaca
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 21.11.2009 21:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!