Boyu posu upuzun ve gözleri sarıydı
Elleri yaba gibi; geniş, iri iriydi
Evde yiyip içilen onun alın teriydi
Ben babamdan öğrendim; ekmek olup gelmeyi.
Öküzleri o besler, beygiri o nallardı
Çadırları o kurar; haymaları dallardı
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla