Şiirlerimle tünel kazıyorum kalbinden, aşka doğru
Ne bu ayrılığa, ne’de beklenmedik bu terk edilişe;
Ne yüreğim dayana bildi, nede ruhum alışabildi.
Elbet sende anlayacaksın bir gün bu trajediyi,
Hasretin ne olduğunu, sol yarın yangına düşünce anlayacaksın.
Belki bir gün sende böyle parcalarına ayrılacaksın lime lime
Ve belki dirhem dirhem tüketecektir senide, böyle kahredici bir terkediliş.
Terkedilenin ne halde olduğunu,
Terkedilmenin ne demek olduğunu, belki anlarsın o gün.
Belki bir gün sende muhtaç kalacaksın; Riyakarca bir selama,
Riyakarca da olsa bir sevgi sıcaklığına, huzuruna razı olmanın ne demek olduğunu,
Bütün benliğinle birine bağlandığında, belki beni anlarsın o gün.
Sıcak bir “günaydın” arayacaksın sabah kalktığında yanı başında.
Kimseyi bulamayınca,
Boğazındaki hıçkırıklarla doyup kalkınca sofradan
belki o zaman halimi anlarsın… belki anlarsın beni o gün.
Uzay boşluğuna düşmüş gibi,
Yer çekiminin sıfırlandığı o, ruh hali içinde
Damarlarından tüm kanın çekilip,
Kemiklerinden iliklerinin boşaldığını hissettiğinde,
Kahırdan patlayan ciğerini ağzından kusarcasına bir hale geldiğinde,
Aslında dönenin dünya olmadığını,
Kendi Ruhunun cesedinin başında döndüğünü,
Bu halde savrulup giderken derin bir boşluk içinde,
Belki o zaman anlarsın halimi, ne hale geldiğimi…
Ne varsın’dır, nede yoksun’dur artık.
“Ben kimim” neredeyim sorusunu sorduğunda kendine,
Belki saçların uzamıştır, belki de beyazlamıştır artık.
Aynalara bakınca görürsün ruhunun sararmış benzini,
Sana şiirler yazan adamın ne halde olduğunu, o zaman anlarsın belki.
Belki O adamın olduğu zamana dönmek, ve
Her ne halde olursa olsun onu kabullenmek isteyeceksin.
Belki de, ne halde olduğunun farkında olmayacaksın.
Ne yaşadıklarından, ne de yaşamadıklarından,
Geriye koca bir "hiç" kaldığında, belki benide anlarsın o gün.
Bir gün sende kendi derinliklerine inip, kalbine eğilip baktığında,
İbarhim’i ateşten kuruyan zırhın,
Alevleri suya döndüren gücün sevgi olduğunu,
Kalbini neden bu kadar çok sevdiğimi,
Merhametin, aşk’ın, Sevgi’nin ne demek olduğunu,
Bir gün benim halime düşünce anlayacaksın.
Yalnızlığın insan kalabalıklarıyla geçmediğini, yatışmadığını,
Bir çayı bile tek başına içmenin ne kadar büyük bir işkence,
Balın, zehirden daha acı olduğunu,
Muhabbetle çay içtiğin günleri hatırladığında anlayacaksın.
Eminim çok şeyi hatırlayacasın ve anlayacaksın.
Bir tek beni anlamadığını anlamayackasın.
Ve bir tek benim ne halde olduğumu bilemeyeceksin.
Sığınacak selametli bir liman aradığında bir gün,
Kendini arayıp, kendini bulmak ve,
Geçmişinin nerden başladığını anlamak için, belki şiirlerime sığınacaksın.
Önüne gelen devasa gemileri bile alabura edip yutan o dalgar varya!
Kabardıklarında hışımla kayalara çarparak kendilerini parçalarlar ya!
Bir gün seninde ruhun kabarıp, yüreğini söküp yerinden,
Bir dometes gibi var gücünle yerlere çarpasın geldiğinde,
Ve O domatesin ne hale geldiğini gördüğün zaman,
Belki sende anlarsın o zaman, sevmenin ne olduğunu…
Hiç dökmediğin yaşların dökülür, belki de içinde boğulursun,
Acılarını dindiren “biri çıkıp gelirmi acaba…” Umuduyla,
Kimsesizliğin çarmıhına gerildiğin gün anlarsın belki,
“Belki” denilen umudun ne demek olduğunu, belki anlarsın o gün.
Yağmur yağınca toprağın güzel kokma sebebinin,
Kendisine karışan aşk dolu yürekler olduğunu,
Yüreğin toprağa karıştığı gün anlayacaksın belki.
Hayata dair tüm heveslerin kursağında kaldığında,
Kendi Ellerinle kendi derini yüzüp,
Kendi tırnaklarınla, kemiklerini sıyırdığında,
Başını taşlara vurup, dağılan beynin göz çukurlarından döküldüğünde,
Belki benide anlarsın, anlarsın beynimi nasıl kustuğumu.
Hayat dolu bir günün bir gecesinde yeni bir sabaha hazırlanırken,
sevdiğin birinin; mesela babanın ölümü karşısındaki caresizliğini düşün.
O senden giderken, sen ondan gitmek istemeyeceksin.
Ama o gidiyor ve sen bunu kabullenemeyeceksin bir türlü.
Fakat o gidecek, hatta zorla koparacaklar senden onu.
Sen ise onun için bir şeyler yapma isteği ile,
Babanı bütün gücünle korumak için dualar ederek,
Yasinler okutup, hatimler indirdiğin halde, yinede yüreğinin huzura ermediğini,
Seni çatlatırcasına kahreden bir eziyet içinde,
Çırpınıp durmanın ne demek olduğunu anlayacaksın o gün.
Giden bir ceset bile olsa, yinede ona sığınma isteğinde olacaksın.
İlelebet ona sarılı kalmayı isteyecek, hiç kopmak istemeyeceksin.
Onun senden kopuşuna, gidişine güç yetirememenin
Çaresizliğine düşüp,hiç bitmeyecek hıçkırıklar boğazına dolduğunda,
Seni neden bırakmak istemediğimi,
Sana olan düşkünlüğümü, belki o zaman anlayacaksın.
Göz yaşlarına boğularak Kimsesizim, kimsem olurmusun dediğimde,
Sende bir gün kimsesiz kaldığında, anlarsın bunun ne demek olduğunu
29 Ekim 2011 / Saat 00: 40
Ramazan SarıtemurKayıt Tarihi : 29.10.2011 00:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
mükemel anlatım tarifsiz bir paylaşım
gönlün şen hayalerin gerçek
yarınların aydınlık ve ilhamın bol olsun
.
tebrikler,selam ve sevgiler...HŞT
şairim bu şiirden bir kaç şiir çıkarıp yazabilir.
hürmetler kardeşim.
TÜM YORUMLAR (5)