Bekleyiş Şiiri - Adnan Durmaz

Adnan Durmaz
490

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Bekleyiş

En yüce dağların, en engin denizlerle buluştuğu yerde, yeşiller-maviler içinde bir kale vardı. Dağların ve denizlerin yorgun serüvenlerine her zaman açıktı kapılan. Çalışkan, onurlu, dürüst, sevgi dolu insanlar yaşardı; duvarları arasında... Geceleri, dağların ve denizlerin dilini bilen insanların hülyalı türküleri, yıldızlara ulaşmak istercesine göklere yükselirdi...
Denize bakan burcuna yapılmış iki mazgalı vardı. Oradan, denizlerin tüm mavileri; dalgalann, martıların, balıkların ve deniz kızlarının tüm şarkıları dolardı yüreğine. Dolardı da, bir güzel düş olurdu; renkli, mis kokulu...
Günler geceler, böylece akıp giderdi işte.
Bir şafak vakti, daha serçe kuşları uyanmadan, kale halkı, büyük bir ivedilik ve sessizlik içinde, kayıklanna binip, tüm kıpırtılarını yitirmiş olan denize açıldı. Sular, yeşilden sarıya doğru aydınlanmağa başladığında, ufukta tek bir iz bile kalmamıştı onlardan... Neden gittiler? Bir göç müydü bu? Olur a, bir başkan için mi gitmişlerdi yoksa? korkuları vardı da, ondan mı kaçıyorlardı acaba? Bu sorulann yanıtını, ne dağlar, ne denizler, ne de kale, hiç mi hiç bilemiyordu. Yanıtsız binlerce soru, yanıt arayanlann kafalannda dolaştı, dolaştı; sonra da her biri birer ok olup, geldi kalenin beynine saplandı...
Bir zamanlar cansuyu gibi akıp, cana can katan zaman, şimdi akılalmaz bir biçimde, onlardan kalan her şeyi yok ederek geçip gidiyordu. Sonunda kalenin boş burçlarında, hayaletler dolaşmağa başladı. Yosunlar ve yabanıl bitkiler kuşattı, sabır taşından örülmüş duvarlarımı... Gitgide iyice lanetlendi. Önceleri sık sık uğrayan haydutlar, hırsızlar, katiller; ve hatta her şeyi hiçe saydığı söylenen mecnunlar bile, yanından yöresinden geçemez oldu... Her şey, herkes tümüyle yalnızlığa terk etti onu.
Gün, sayısız doğdu, sayısız battı... Yeni insanlar doğdu, büyüdü..
Herkes gibi. Ev-mal sahibi olmak için; borç ödemek; güzel kadınlarla, yakışıklı erkeklerle evlenebilmek için. onlar da, çırpınıp çabaladı. Ve istedikleri şeylerin çoğunu yapamadan vakitli vakitsiz öldüler. Herkes gibi onları da unuttu kalanlar. Ama kale için uydurulan lânetli öyküler, asla unutulmadı... Aradan yüzyıllar geçtikçe, zamanın bağışlamaz yıkıcılığına direnip ayakta kalmayı başaran kale, durmadan büyüyen bir korku anıtı olmaktan kurtulamadı. Tüm yaşamı içerisinde, yaşadığı güzellikler, o denli az yer kaplamasına rağmen, onlara inandı; ta içinde bir yerlerde yaşattı onları...
Bu yaşlı kale. denize bakan burcunda bulunan, kırışıklıklarla dolu, korkunç-karanlık iki oyuğa dönüşmüş mazgallarını bir an bile kırpmadan, maviliklere bakar hâlâ... Başkalarının tüm yargılarını asla umursamadan; akılalmaz bir sabırla, hâlû bekler gidenlerini... Böyle bir kale var mı yeryüzünde, bilmiyorum...

Ama gözlerim
denize bakan burçtaki
o iki oyuktur şimdi...

adnan durmaz,fısıltılarla da olsa söyle,saypa yay,ank

Adnan Durmaz
Kayıt Tarihi : 4.7.2004 13:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Adnan Durmaz