-Bir gün gelir diye, her gün arife…
*Bir kişinin eksikliğini bayramın eksilerinden çıkarma işlemindeyim. Bütün insanlığı çıkardım, topladım, sadece senin eksikliğin kaldı.İşlem yapmıyor dünya. Beni senden çıkarmıyor.
Bayram dile geldi.
…: Sevgisine susadığın ve her günü arife saydığın yarin hasret hamalısın.
Sevdasına yanıkların ,bağrı yanıkların, andıkların saklı.Bir gün gelir diye her günü arife yapmışsın. Bayram, bekleyenlerin değil ki.Bekleyenlerin arifeleri olur, bayramları olmaz.
- Unutamadığın, unutturamadığın… sözcükleri şeker olarak sunduğun yarin bayramı kutlanmaz. Cümle başından başlar tadı, kitaba kadar devam ederken bu yarin bayramlığı şıklığa şık olamaz.Çoktan seçmeli algılar sahnesinde öylece kalamazsın. Her şeyini şeker gibi algıladığın, o bir gün gelir diye bayram temizliği gibi içinde her dem temizlik yaptın.
-İçinde başka yarden, yerden, serden, bir toz bile yok.Gönülevini çok temiz tuttun hani bir gün gelir diye.Hani gelir de içinde kirlenmiş başka sevgiler olmasın diye kimsenin gözüne bile bakmadın.
Baklavalar açtın duyguların katlarıyla.Ceviz yerine onun sözlerini, onun bakışını, son sözlerini ekledin. Tadına karıştın. İsimsiz kalışların sonrası oldun. Bayram benim içimde yaşanır dedin.
-Dudağından dökülen sözler şerbet oldu.Baklavan tatlandı cümleler arasında. Aşka bitapların bitmedi.Söylenmemiş bayram türkülerin telinde bir el oğlu gibi durdun onun vuslat ağzında.
-Oysa onun yariydin, nefesiydin, sevda eriydin.Bu bayram yine,el oğlu olarak bütün ayrılanların acısını yaşayacaksın. Bütün yalnızların namazını kılacaksın belki gelir diye.
-Birbirini sevip de kavuşamayanların mezarına gideceksin. Dua edeceksin ellerin havada …
Dua dile gelecek:
Eskimez yaranın çocuk aklısın. Annesini özleyen bir çocuk gibi.Onun her şeyine teslim olmuş, can damarın kesilse bile andır, şuan ondan bir şandır deyip kalırsın.
İlgi köprülerini kurar onun geçmesi için bütün benliğini siper edersin. Ellerin semaya kalktı. Bir vuslat duası sızlıyor yüreğinden.Yalnız senin duyumsamaların var.
-Ya Rabb….
-Ya Rabbelalemin.
Bu kara sevdayı karam kıl gayrı.
-Ya da bu kara sevdayı kara bağrımdan çıkar gayrı diyor arkasından nutkun tutuluyor, damlaların eşlik ediyor, acizliğin, özlemenin, büyülü ve büyük aşkın çaresizliği dizeleniyor, ellerin kendiliğinden düşüyor, bir serezeniş deminde aşkına meyhoş olup kalakalıyorsun.
-Rabbinin bir bildiği var diye teskin edip köşene çekiliyorsun.
-Bitirilmemiş beste olarak görüp hiç kullanılmayan notanın ortasında damlalarla yazdın onsuzluğu. Melodik bir sızı başlardı içinde.Ona benzeyen kimi görsen içinde okunurdu hüznün ağıtları. Gözlerin nemlenir, birkaç damla akar, belki gelir siler diye yanaklarında bekletirdin.
-Bu bayram kaç damlan akacak, kaç bekleyişin denizi dalgalanacak hayal bile edemiyorsun. Bayram namazından evine geldiğinde, kapıyı açtığında kollarına sarılıp bayramın kutlu olsun deyip dudak uçları şeker yerine geçişle kalacak bir hayalin mumyasında susup aynaya bakacaksın.
Ayna dile gelecek:
-Ben kırılmayalı çok oldu.Can kırıklarınızı görmekten çerçevem çürüyor.Bir şairin damlaları dizeleridir diye biliyordum. Bu damlalar neden? Kimin için akar ki?
-Sen dizelerinde ağladın şimdi her yerde ,her yarde neden ağlıyorsun.
… Öyle damla notaların var ki bir kez duyulduğunda, bir kez tene değdiğinde atom kadar derin tesirler bırakır.
-Öyle bir bestesin ki bitmemiş bütün aşkların eşkalini yansıtıyorsun.İşgal edilmiş bir gönlün içinde onca nefret ve acı bombardımana karşı dim dik ayaktasın.
Sonu kafiyelerle tümlenen klasik bir şiir gibi sonu belli olan bir sevdaya yazılmışsın.Öyle şiirsin ki Ve öyle tam okunacağı anda düğümler, kördüğümler sunar.
Vicdanı ıslatan imgelerin anlam yolculuğunda bayramları anlamsız kılan her şeyde bir umut ararsın.
-Bir umut odası benliğini sarar. Bir nazlı güvercin gibi müjdeli haberiyle gelip pencerene konacak gibi.
Hasretleri kavuran hayallerin içinde Çinlerin büyür. Kalabalıklaşan yalnızlığın korkutucu sonların uçurumuna gider.
-Bir şeker, bir şekere seslenir.
…:
-Bir güzelin aklı da şekerdir. Aşık için sevdiğinin sözleri, aklı, yüreği bizden daha tatlıdır. Aşık için bayramın tadı şeker değil, sevdiğinin sarılışıdır, buselerle ona teslim olmasıdır, ona bayram için hazırladığı kahvaltı sofrasıdır, “aşkım” demesidir. Bir aşık için şeker sevdiğinin sözleridir, sevgiyle ışıldayan gözleridir, içten bakışıdır.
Bu bayram yoksun diye korkmamalıyım; korku aşkın ve kavuşmanın katilidir. Seni öyle korkularla öldüremem Şehrinaz.
İçsel yok oluşun toptancılığını yapan korkular, hayal kırıklarının kırk ayağı ve can kırıklarının camcısı olamam.
-Kendime en çok da sana yenilmişliğin gazisiyim.Yaralı bir kalbim var diye hazır baklavalardan da uzak duramam ki.
Seninle, en ölümsüz güncelerin denizi olduk.Islandık büyük aşklar için oluşan berraklarda.
Korsan ayrılığın sanrılarında kalamam.Ki sen gelmelere arife gözlü bir ahusun. Kollarım açık, gönlümün ormanı açık. Yarın ve yarin bayrama yakın.
-Yaşanmamışlığın kızartılmış kadayıfı arasında cevizler içimizdeki açlığı temizler. Ağlamak da şeker tadında.Sen de ağlayacaksın ; ama hangi amaçla bilemem.
-Şimdi gözleri nemlendiren cümlelerin ortasında bıraktım kalabalık yalnızlığımı. Sözsüz destanlar okuyan yüreğimi, senin için atıp tutuşan kalbimi, sol yanımı da ekleyerek sana geldik, kapın kapalı biliyorum; ama gönül erinin kapısı olmaz, sevenin kapısı sevdiğine bütün alemlerde açık bilesin bayram gözlüm Şehrinaz.
Kayıt Tarihi : 18.8.2012 11:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!