Vicdan kafesinde usul usul büyürken pervasız bir illet
Ne kendimi görüyorum aynada, ne de eşiğimde minnet
Hakikattir halimdeki ivme, kahırlıyken zor olsa da arsıza zillet
Son bir muhtıra düşüp turna geçidi gibi geçiyorum sanma, farzet
Eyer boşaltmak erdem değil akıl işidir, akılsa Hakk’tan bir nimet
Şimdilik hayalbaz sensin ipler sende oynat dilediğince
Devran hep sendemi oyalanacak, gök nerde zemin nerde
Yıldız zamanı işit ki eşitlenecek bütün gölgeler, geçecek nedbe
Avlanmış zaman şahlanarak kervanı döndürecek geriye
Sahne bitecek, oyuncular eğilecek ve kapanacak son perde
Şimdilik sadece bir rüya ama bil ki değişmez sabite
Karışmasın ne gündüzün, ne de gecenin aklı boş yere
Neveserler eşliğinde açacak güller, dolacak saadethane
Ahuvah geride kalacak, aşk tütecek; emelim yegane
Ne çekilen çile, ne yalın baharım, ne de özlenen hale
Ruhların buluştuğu bahçede, ardada belki tenhada
Belki de senin avuçlarında, tutunarak zarif ıstıraba
Siyah ve beyaz güvercinlerle uyuyacağım başucunda
Bütün insanlık küskün olsa da şimdilik benim beyazıma
Aralanmış bir pencere bulup mutlaka süzüleceğim ravzaya
Neden kanıyorum ben böyle, söyle neden her seferde
Neden kimsesizim söyle, üşüyen benim her seherde
Üşüyen yüreğim, tarumarım, umutsuzum ve yerlerde…
(10 Şubat 2008)
Kayıt Tarihi : 10.2.2009 05:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İyilikten kötüğe, devrana serzeniş...(No matter)
TÜM YORUMLAR (1)