Heybetli, gök yüzü avuçlarında.
Ulu bir çınar,
Gölgesinde kaybolmuş gibi,
Caddeler, sokaklar. dükkanlar.
Yaklaştım, biraz dokunmak için,
Nizamiye nöbetçisinin ayak sesi,
Saatin tık, tıkı
Ölü...
Zaman çarkına astılar,
Dönüyoruz,
Sen gittin gideli
Gözlerini düşünürüm,
Bende kalan gözlerini,
Mutlu olduğum gülünce,
Hep, seni düşündükçe…
Gözlerin en güzeli,
Size ümit vereni.
Sözlerin çekilmezi ise,
Öğüt vereni
Sen Bilemezsin çocuğum,
3 ncü kampananın ne olduğunu
Buharlı lokomotifi,
Posta Trenini
Hele bir ötmeye görsün,
Dün akşam düşte gördüm seni,falcı
Ellerim avuçlarındaydı,
Bu çizgiler bu kıvrımlar dedin,
Bir kula, kül olduğunu gösterir senin
Falan dağda filan mağara var ya,
Almanya’da bir Mustafa.
Mann Haim’da pil fabrikasında.
Baba çoktan bırakıp gitti
Yoksulluk içinde karısını,
Bir de çok sevdiği Mustafa’sını.
Şu viran kulübe de bir zamanlar
Yaşardı zavallı, garip ihtiyar
Çatık kaşlarıyla gözlerini ufka dikerdi
Bir umut gözlerinde “Elbet gelecek derdi.”
Kışı, yazı, geceyle gündüzü birdi.
Her cumartesi mektubun gelirdi. RA...
Bu günse Pazar,
Yazmamışsın ya...
Boynum bükük,
İçimde buruksu bir acı,
Kar fırtına ve tipi, hayat durmuş her yerde,
Kimi sıcak işinde, kimi çıkmamış evde
Her kes huzur içinde, güvenli, rahat, mutlu,
Polis Ahmet kuşanmış, çakı gibi görevde.
Havada sıcak bir gün, millet bunalmış gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!