neydi…
geceye aydınlık taşıyan
ümit sabahından
içten içe tutuşan
uzak şafakların közünü geceye serpen
ayın kıvrımına tutulup kalan burukluk
neydi…
cenge adanmış ayazların derununu dolduran acı
bir teselliydi bedri sahraya düşen yağmur
göz pınarlarından inzal hüzünler ışığı
iki göz
iki ayn
göklüydü ay
elçilik ederdi ötelerin ışığına
tilavet ederdi nurun kaynağını
güneşi izler
sabahı özletir
incelip bazen hilal olurdu
susar lal olur
bedir olur kal olurdu
neydi…
güzelin üzerimize düşen gölgesi
kendisine değil
başkasına baktırmak için başımızda dolanan
arza bağlı semaya asılı gece yolcusu kimdi
miracın göğe vuran resmi
bir arzlının semalara ağışının nişanesi
gece yürüyüşçüsünün hatırası
isra şavkı
nurun ala nur
neydi…
haşre dek şahadete hüküm giymiş
ab-u hayat kadehindeki iksir miydi
bir mücahidin gözyaşlarıyla suladığı bir çiçek mi
bir avuç toprak mı
bir avuç kum mu
kimdi...
bedrin ıssız çöllerinde ıstırabı emerek büyümüş
nazenin bir gonca gül mü
vadinin kıyısında açmış
ayın ondördü zambaklar mı
yoksa biz dikenler miydik
yalnız bir gül hatırına gül bahçesine ekilen
gülşenin de bir gül yüzünde ihyalandık
hayat iksiri öylece dolandı yüreğimizi
tenimizde öylece
kızıl utanç goncaları açtı
kimdi…
tebessümü gül yaprağından dudağımıza devşiren
aşklarımızı gül yanağına deviren
gül yüzünde
güle bakıp güle döndüren
hey siz
bedre uçan ebabilleri gördünüz mü
yaralı süvariler geçerken buralardan
daruşşifalara doğru kehkeşanlardan
seherler ve sabahlar boyu şeydalanırken
şeydalanırken çöl kumları
cennet bekleyen mücahitleri gördünüz mü
öyle bir lütuf ki onlara vaat edilen
tek miskali
ali makamlarını satın alır cennetin
güzellerin En Güzeli
ona muhabbet eyledi
onu Muhammed eyledi
onun yüzünü gül eyledi
değil mi ki, önceleri hiçbir şey yoktu
değil mi ki, var edilmişler varlığa yüz buldu
öyleyse bu varlık gülşenine önce
gül yüzü düştü
bir ihsan ki...
beşiği ab-ı hayat sükunetiyle süslenen
müjdeler büyür hendesesinde
öyle renkli güzellikler yansır ki güneşten
her biri ,bir hikaye anlatır bedrin çöllerinden
her şahadetle müjdelenenleri
neydi…
yumuşacık mehtaplarda suların tenini okşayan
tatlı ürpertiler bırakan
dağ yamaçlarına
kederli inleyişlerin ahını
ümitli yakarışların toprağını
bembeyaz ışığıyla besleyen
içimizin göğe asılı sevdalarına
ayna olan
mah olan
ondandı
kalbin rengi damlarken damla damla
al al nakışlar vururken ru-i zemine
sevinçtendi bil ki
yanağa düşen her güneş parıltısı
boyunlara asılan her yeni madalyon
hep bir adım önde gidenler
hep bir adım önde yürüyenler
O'na doğru
redfer
Kayıt Tarihi : 20.12.2024 01:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!