BE KİRVEM
Kirvem
Ne şehir bilmişem,
Ne deniz görmüşem.
Ne de bile bile bir dişi sineğe değmişem
Bir annemi tanımış
Bir Ayşe kız için yanmış
Bir o’nu sevmişem.
Yazgım demiş,
Ne gelirse boyun eğmişem.
Be kirvem,
İsa olmuşum,
Kanı karanfil kılmışam;
Eyüp olmuşam,
Yaşımı yüreğime silmişem.
Irgat olmuş, emeği yok bilmişem.
Tırnaklarımla delmişem dağları,
Çatlatmışam kahrından Ferhat’ı.
Sevgilinin saçını çözer gibi
Yaşamak varken hayatı,
Yol etmişem bir lokma ekmek için sıratı.
Be kirvem, derler ya:
Mart, kapıdan baktırır;
Kazma kürek yaktırır.
Ne kazması küreği
Ne acıma ne ar ne haya
Yanı karayere gelesi yoksulluk var ya
Deve olsan yan yatırıp, ıhtırır.
Fukaralık üstüne çökmüş bir kaya
Özümsen;
Ne gönül bilir ne de hatır
Sen bilir misen, fukaralığın mart ayı nasıldır?
Ne çuvalda un,
Ne ot ne odun,
Kırk ayağı, bir pabuca tıktırır.
Kabir azabının öbür adı, arka kapısı;
Adamı canından bıktırır.
Be kirvem
Gözümsen,
Bizim oralar zemheri henüz
Şehir bir gece iki gündüz
Ya nasip, demişsin
Kars’tan otobüse binmişsin
Bir uyandım ki
Şaşırdım kaldım be kivem
Uyudum kar boran ayaz
uyandım gulan.
Yattığımda zemheriydi kirvem
Kalktığımda ne görem, ilkbahar yaz
Dediler:
Mersin yolcuları insin
Yüreğim nasıl da atıyor bir bilseniz
Bir yanda nergis
Bir yanda derya deniz
Her ırktan kız
Her renkten beniz
Bir yanda gılman bir ynda huri
Ben se bir garip Nuri
Dedim ki: Her halde cennetteyiz.
Be kirvem bilimisen
Biz haram yemez
Bir kulu üzmeyiz
Karıncayı incitmez
Harama uçkur çözmeyiz
Deniz kız ve nergiz tamam da
Ben böyle cenneti niderim işsiz ve Ayşe'siz
Be kirvem
Bizim oralarda zemheri henüz
Şehir bir gece iki gündüz
Ne huzur var ne barış
Kar beş karış
Bir yanda can
Bir yanda sevdan
Katran ve kan
İster teslim ol ister ölümle sarış
Yani kirvem,
Kara vurgunlara gelesi hasret!
Siz gurbette sevda nedir, bilir misiniz?
Anladım ki kirvem
Burda da aynı yaşam aynı acı
Yoksula dert her daim taze
Oğlun ucuz iş gücü
Kızın masada meze
Fakir her yerde fakir
Aç devenin yemi kendi hörgücü
Varsılın yanında süprüntü
Hökemetin yanında bir hakir
Yokluk ve devlet zulmün kırbacı
Gözümsen kirvem
Kirvem özümsen
De ki
Azeri’yiz, Terekeme’yiz, Kürt’üz, Türk'üz.
Nola ki
Dizlerinde derman yoksa akşam.
Nola ki
Dalında çiçek,
Memede bebek,
Yarışan bir çift kelebek değilse yaşam.
Nola ki
Araya gidiyorsa emek,
Çakmaktaşından i tırnak tırnak
Kayalardan kesilmişse bir lokma ekmek nolaki..
Burada ağa da yok ki
Kayaların yosunlu sıtırında
gizli gizli ağlayım da ah edem;
Ve sonracığıma
Sabinin sübyanın yüzü suyu hürmetine
Yedi sülalesine Ana avrat düz gidem.
Ya da var da ben göremem
Bir Allaah, bir hükümet.
Birinden, ölüüm;
Birinden, zulüm.
De ki
şimdi ben kime gidem
Yani kirvem,
Hani derle ya
Lafın azı özü
Yiğidi çıldırtan güzelin nazı
Verme haytaya hovardaya
Bir de fukaraya kızı
Bakıp da görmeyen
Zulme karşı durmayan Afyon kazı
Biz ki
Azeriyiz, Terekemeyiz
Kürt’üz. Türk’üz
Evinde yetiiim, köyünde öksüz.
Hayat dersen
Sevgilin ve sen
Kızağa koşulmuş bir çift öküz…
De ki kirvem
Hangi taşlara vuram başımı ben nidem
Mahmut NAZİK 25 05 2011 Anamur
Sıtırı: kuytu, gizli yanı. Bosyazı derköy ağzı
Sıtır olmak: barınmak, sığınmak..
Kayıt Tarihi : 25.5.2011 01:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anadolu insanı
Bir başkadır Anadolu insanı
Sabır denizinde bir liman onlar.
İş ile yoğrulmuş et,kemik,kanı
Emek harmanında toz duman onlar.
Anaları sancılarla doğurur
Kaderleri acılarla yoğurur
Feleğin rüzgarı eser savurur
Gurbette hasrete dayanan onlar.
İş çarkını çeviren kol onlarda
Sükut eden ve susan dil onlarda
Kanaatle şükreden hal onlarda
İşte ve emekte çok yaman onlar.
Yetiştiren onlar bağda, tarlada
Eğlence ne bilmez düğün,bayramda
Vatan,için hudutlarda,soğukta,karda
Nöbette,savaşta kahraman onlar
yusuf değirmenci
Şair Yusuf Değirmenci
TÜM YORUMLAR (13)