Benden daha fazla tanıdığı hâlde, her gün Tanrı’ya senden söz
etmek...
Sen nasıl yaşıyorsun bilmiyorum ama ben böyle can çekişiyorum.
Keşke bir nefes daha seni yaşasam, sonrakini almam ki!
Ah, seni zamanın şu kirli ellerinden çalabilsem, bir daha saate
bakmam ki!
Sen yanımda olduktan sonra, güneşin nerede olduğunun önemi
yok.
İster doğuda olsun, ister batıda.
Bir gün taşacağını bilsem, avuçlarıma sığdığın kadar severdim
seni.
Yağmuru ne kadar seversen sev, ıslandığın kadarı senindir.
Sen öyle taştın ki gözlerimden, annemin omuzları ıslandı.
Alacağın olsun!
Bana kaç gece uzakta olduğunun önemi yok.
Hâlâ aynı bedendeyiz;
Ben bir sokak çocuğunun yüreğiyim, sen elleri.
Kirin kadar kırgınım sana, kirin kadar kızgın.
Yağmurda beraber sığındığımız ağacın gölgesini, paylaşamıyoruz
şimdi.
Ne acı, Tanrı mevsimleri çizerken seni silmiş.
Şimdi seni yeniden çizebilmek için, kaç renk gerekli?
Ya da sana hoş geldin diyebilmem için, kaç dil bilmem gerekir.
Bazı kadınlar yazıldığı gibi okunmaz.
Kaç kişi ağlayarak okudu ki adının yazdığı şiirleri?
Yok olmaya yüz tutmuşken hayallerimde yüz hatlarının resmine
rastlıyorum.
Gözlerimin her caddesinde varken yolumu değiştirmek ne mümkün?
Sen dilediğince önem ver özgürlüğüne, her gece düşlerimde
tutuklusun.
Gidebildiğin kadar kendinin, hayal edebildiğim kadar benimsin.
Burnumun direği sızlıyorken, geçici heveslere sunma kokunu.
Ve hayat bir nebze acımasızdır, öpemediğim her yanından kırılacaksın.
Yokluğundan öpeyim, güçlü kal!
Beni tanımadan önce nasılsa, benden sonra da öyle başaracaksın.
Kayıt Tarihi : 20.12.2020 14:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!