Herkesin şeyi kendine ait öyle değil mi? O şey de bizim bir parçamız, kabul etseniz de etmeseniz de bu bir gerçek. Ben, zaman zaman şeyimle sohbet ederim, siz de edin bence, çok eğlenceli oluyor şeyimiz ile sohbet. Ben onun ile sohbet ederken, zaten onun hiç sesi çıkmıyor, bense yatıyorum yerlere gülmekten. Önce elimle kavrıyorum, hafif çekiyorum, uzatıyorum sonra ''Bak kulağım sen de bazı zaman her şeyi duyma emi, sayın saygıdeğer pek bir muhterem kulağım, bunlar küpe olsun sana.'' diyorum, inanın o da can kulağı ile dinliyor...
Şaşırdınız birdenbire... Haaaa! Anladım siz şeyime takıldınız... Onu da anladımmmmm siz başka bir şey zannettiniz o benim meşhur şeyimi, çok kötüsünüz, o şeyim, haliyle kulağım benim, o zannettiğiniz şeyim değil, hiç yazar mıyım o şeyimi buraya, ayıp kaçar yahu! Benden bekler misiniz öyle bir şey? Beklemediğinizi biliyorum...
O şeyim bazı zaman kulağım olur, bazı zaman burnum, bazı durumlarda ayak parmaklarım, kimi zaman saçlarım, bazı bazı kaşlarım... Dirseklerim, diz kapaklarım, göz bebeklerim. Durmadan sohbet ederiz biz organlarımla...
Gözümü alırım karşıma kimi yerde. ''Ya gözüm hatta iki gözüm yıllar yılı seninle beraber bir çok şey gördük görmesine de ancak, görmek istemediklerimizi de gördük, insanların canlarına kıydılar acımasızca, kadınlara, çocuklara eziyet ettiler, sen ne diyorsun bu işlere?'' Ne desin garibim böyle zamanlarda soğan doğrayan ev hanımı gibi, şapır şapır damlalarını gönderirdi yer yüzüne...
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta