Bazen ölüm, merhametli bir eldir Tanrı’dan. Bazen nefes, dudaklarımla öptüğüm şeydir. Bazen yutkunulmaz bir yumruktur özlemek. Bazen anlamsızdır, nedensiz, aldırışsız sevmek. Bazen sıcak ve tuzlu bir nehire yaltaklık eder gülüşün. İlaçların kâr etmediği bir hastalığa dönüşür aşk bazen, bu dünyada duyup gördüğün. Bazen içtiğin sudur, kaç bin cam yutmuş gibi canını acıtan. Bazen ölüm, merhametli bir eldir, merhametli bir eldir Tanrı’dan…
Kimi aşk bir volkandır, kimi aşk sakin bir deniz… Hiç görmediğiniz bir yüz için cehennemde yanmayı çok ama çok istediniz mi siz? Kimi aşk, cennetten ve cehennemden bir parçadır çoğu zaman. Beraberken doyulmayandır, yokluğu dayanılmayan.
Kimi aşk, patavatsız bir komşu gibi ansızın gelir bazen. Hastalandım mı dersin, kalbim böyle hızlı çarpıyor neden? ! Bazen elini nereye koyacağını bilemezsin. Bir minibüste gözlerini sana dikmiş hiç tanımadığın karşısında birinin.
Bazen kalbini bir kâhin gibi evirir-çevirir şarkılar. Mutluluk, ağustos böceği gibi içinde sönüp sönüp parıldar… Bazen gözlerin Eylül’ün ikisi gibi, ışık ışık dirilir, “sevgililer ülkesi” gibi. Bazen Eylül’de gelirmiş, anladım bahar… Bazense bir Nisan ayında güllerin solar. Dersin: “Sevgilim, nasıl unutayım ben seni? Gözlerin gözlerimde İstanbul gibi mavi…”
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta