Denizi olmayan,
Yakamozlardan ve ilhamdan ırak olan şehir de;
Penceresiz evlere pencere,
Tenceresiz sofralara aş,
Çatlamış dudaklara su olmaya çalışıyorum düşlerim yettiğince.
Bazen yağmur olup tarlalara yağıyorum,
Sevgi, duygu tohumları yeşersin diye.
….Balık oluyorum oltanın ucunda,
Kırmızı et niyetine, ucuz nimetten diye.
Etsiz sofralar kalmasın diye.
….Hayat filminin çekildiği varoşlar oluyorum bazen.
Bir köprü altı çocuğu,
Bir savaş çocuğu,
Bir yetim evlat,
Evlatlık bir oğul oluyorum,
Sırtına semer vurulup, eşek niyetine yük bindirilen
Ve üvey acılar çeken.
….İşsiz bir baba oluyorum bazen.
Yemeyip yediren, giymeyip giydiren çocuklarını.
Ya da;
Ne yedirip, ne giydirebilen.
….Bir inşaat ustası oluyorum.
Ya Allah deyip kolonları deviren
Ve bazen de kolonlar altında can veren.
….Bir madenci oluyorum.
Ciğerlerine nefes yerine gaz çeken
Ve göçük altında Azrail'e boyun eğen.
….Bir hasta oluyorum bazen.
Hastane hastane dolaştırılıp, hiç bir ilgi görmeyen
Ve sonunda kaderine terk edilen.
….Afetzede oluyorum bir afette.
Evini,yakınlarını kaybeden
“Yavrum yavrum” nidâlarıyla ciğerini eriten.
Daha çok şey oluyorum düşündüğüm düşler âleminde,
Hepsi ayrı ayrı içimi kemiren.
sınırkent
Yusuf BozanKayıt Tarihi : 15.2.2015 01:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
