Bedenimiz yağmur ıslaklığı, avuçlarımız toprak…
Kaç Pazar sabahı oldu bu cümleyi tekrarlayışım?
Bu gün Pazar…
Yokluğunun takvim sayfalarının en çok kalınlaştığı günlerden sonuncusu…
Ve ben başımı kaldırdığımda bir beldenin kır kahvesinin kargılarla çevrildiği bir sığınağın altındayım…
Şehre uzak, ıssızlık almış başını gitmiş, güneşin kararma çabasında olduğu zamanları yaşıyorum…
Kuşların çırpınışları, kumruların dalgalanmasının ardına sığınmış bakışlarımla, yalnızlığın hüznünü bulandırarak benliğime, umursamaz an zamanlarını yaşarken, nedense hiç ağlayışım yok…
Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin!
Devamını Oku
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin!