Suratın asık,
Gözler kısık..,
Kayıptır güneşin,
Selamın alınmaz.
Dudaklarda tebessüm..,
Kiminin elinde kınalı mendil
Evinde Yanmamış ki hiç kandil
Sözünü söylerken haddini bil
Söz kesmiş namerde desinler
Kimi sürmelenmiş, kimi karışık
Malınsa istenilen,
Canından gayrı,
Ha sende olmuş,
Ha onda,
Ne fark eder,
Senin olmayanı,
Ben, senin siyah saçlarını sevdim!
Ben, senin masum bakan gözlerini sevdim!
Ben, senin mis kokulu yumuşak tenini sevdim!
Ben, senin her halini hesapsızca sevdim!
Sen ise bir ok gibi girdin ve çıktın..
Güzel desem, güzel de değilsin
Kaybolsam da beni bulan değilsin
Sevginle aklımı baştan aldın
Bilemedim sen benim neyimsin
Yalan olmaz vefalı da güzel de
Gün ağarırken erkenden kalkarım. Aceleye getirmem kahvaltıyı,
Belli ki sobaya yeni odun atılmış gürül, gürül. Gece çok soğuktu.
Şahika dans ediyor salonun duvarlarında, alacakaranlıkta
Bedenimi ısıtırken odunun harı, yanağımı okşuyor kıvrak şahika.
Odun kokusuna çökelek peynirli yumurtanın kokusu karışmış
Canım, arkası bana dönük, sobanın üzerinde ki ekmekleri çeviriyor,
Ömürler gördüm, dereler gibi uzun ince yol alan
Ömürler gördüm, şelale olup, ummanlara ulaşan
Ömürler gördüm, mutluluktan gözyaşlarında boğulan
Ömürler gördüm, her zaman ilkbahar, menekşe kokulu
Aşklar gördüm, yaralı yüreklere merhem olamayan
Sevgi yan yana olmak mıydı..,
Yanlızlıkların giderildiği,
Sevgi, aynı tası kaşıklamak mıydı..,
Açlıkların, doyurulduğu,
Sevgi, kahveyi aynı fincandan içmek miydi..,
Kırk yılın hatırına,
Kabristandan geçer iken
Gördüm seni kuru kafa
Bir kıyıda sessiz sakin
Sırıtırsın kuru kafa
Gövden yoktur, başın kalmış
Genç yaşında endamıyla oynayan,
Aşkın ateşiyle coşup da çağlayan,
Gel şu divane gönlüme naz etme artık.
Gönlünü bir soysuza düşürdüğün o vakit
Senden kalan son kırıntıları al da git.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!