belki bir sabah serinliği
ya da yaz sıcaklarının yeni kucaklamaya başladığı
bir haziran gün
zorla koparılmış bayram harçlıklarını
erken tüketmemek için
kasabanın aynı zamanda şeker de satan
tek oyuncakçısının önünden
daha arka sokaklarından
kırlara doğru koşan çocuk için
bugün bayram
simsiyah saçları
kocaman ışıltılı gözleri
ve ayaklarında yalın ayakkabıları ile
kim bilir
renksiz ve şaşkın hayat yıldızı
yürüyor çok eskilere
haritaların göstermediği yere
kaçırdığımız şeylerden
habersiz
çok gerilerde kalıyor
o toz bulutu
şimdi bir rüyadan çıkıp
başka rüyalara dalar gibiyim
son tufan gemisinin yandığı günlerde
çiçekler ekiyor
fidanlar dikiyorum
dağlara-düzlere-yamaçlara
yeni bir dünya kuruyorum
sadece iyilerin yaşayacağı
hayatı seviyorum
o kadar aşığız ki
bir başkasına ihtiyacımız yok
ebe de biziz kaçan da
saklanan da biziz arayan da
çalan da biziz oynayan da
yürüyoruz
yıllarca
binlerce kez açtım
binlerce kez kapandım
kocaman bir dağ lalesi gibi
beyazını dünyaya fırlatacakmış gibi duran
şimdi münzevi bir yerdeyim
sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
duvarlara hep mutluluk resimleri çiziyor
di’li geçmiş zamandan
birçok figür
bayramı arefesi
gülümsüyorum hayata
aklımın ortasında
mavi bir yıldız varmış gibi
ve o yıldız bir haziran akşamından kalma
durmadan soluyor
durmadan ışıldıyor
umudun tükenmediği bir odada
alelade bir zarfın içine bırakılmış
birkaç resim
içinde ne çok şey saklı hayatın
tek kalan şey insanın ruhu
kendi canı
kendi acıları
yarın
erken saatte uyanacağım
üsküdar vapurunu kaçırmamak için
hızlı adımlarla iskeleye yürüyeceğim
belki yağmur yağacak
vapurun pervanesi belki denizi köpürtecek
bir bayram sabahı
vapur kaçırmaktan daha korkunç
ne olabilir
vapuru kaçırırsam eğer
elini nasıl öpeceğim
annemin
bir çift mahzun göz
pencerenin kenarına konmuş
beklemektedir şimdi
sardunyaların yanına öyle kusursuz ilişmiş
günle beraber başlar yolları gözlenmeye
her şeye rağmen
vazgeçmeyi bir seçenek olarak görmeyip
kalmanın asaletine sığınır
serçelerine küçük ekmek kırıntıları atmaya
yazgılıdır sabahları
sokağın başını dönecek bir gölge bekler
çiçekleri, kuşları ve evlatlarını
bekler
güneşle beraber
vazgeçene dek
zamanları doğurur bazen hayat
kalmak imtihansa
beklemenin adı yaşamak olur
insana ihtimaller sunar
umut yaşatır içinde
aydınlık gittiğinde
camiler yavaş yavaş boşaldığında
sokaklar devraldığında sessizlik nöbetini
o bir çift göz yine oradadır
kalmaya olduğu gibi
sardunyaya,
serçeye ve pencereye de sadıktır
annem
sadakati
hayatın kendisidir
tıpkı ibrhim gibi
tıpkı ismail gibi…
tıpkı hacer gibi
öyle ya da böyle
yaşayıp tutunuyor hükmüne tercihlerinin
velhasıl
redfer
Kayıt Tarihi : 5.6.2025 17:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!