Şu dünya içinde ki güzelliklerden başka
Her türlü çirkeflikle, düzenbazını gördüm
Ne hoşgörü ne saygı yazık kalmamış aşka
Sevgiyi oyun etmiş hilebazını gördüm
Ummadığım yerlerde umulmadık şeyleri
Yaktırmayın bana hey buraları
Verin de gideyim o nazlı yâri
Zaten bu aralar aklım firari
Her körlü belayı göze almışım
Alamaz yârimi benden hiç bir şey
Bu çınar bir daha artık yeşermez
Gelecek baharı belki de görmez
Kurudu yaprağı gölgelik vermez
Kırıldı da yere düştü dal gülüm
Baharlarım vardı rengârenk güzel
Güneş bakışlım bana sıcaklığın vurmazsa
Çözülüp de erimez yüreğimdeki buzlar
Gülüm narin kolların şu ruhumu sarmazsa
Gün gelir naaş’ımı sarar vicdanın sızlar
Sen varsın diye inan hayata sarılmışım
Önündeki dosyada bulunan kâğıtları
Nüsha, nüsha bir daha okuyup çiz hâkim bey
Hafızamda kalmasın soru işaretleri
Sonra bağla karara infazı yaz hâkim bey
Savunmamı vermiştim aşk kurbanıyım diye
Sardı şu solumu tarifsiz sancı
Tutuver kolumdan düşmeyim hancı
Tükeniyor gibi beden direnci
Tutuver kolumdan düşmeyim hancı
Onu çok sevmiştim can pahasına
Fayda sağlamaz sana inan ki o yalama
Takılıp ta peşine kendini oyalama
Bitirmek istiyorlar topyekûn sağa, sağa
Sol tarafın uçurum çevir dümeni sağa
Duydum ki ara sıra falcıya gidiyorsun
Kendini vesveseye boş yere itiyorsun
Bıkarım senden diye endişe ediyorsun
Sil aklından geçirme hiç öyle şey olur mu?
Diyorlar ayrılıktan ürküyorsun sevdiğim
Kara kış mısın sen dalıma vuran
Nedir bu fırtınan nedir bu boran
Maksadın etmek mi gönlümü viran
İnsan sevenine böyle yapar mı?
Karayeller gibi sert esiyorsun
İstanbul seni soruyor bana
Ne cevap vereyim
Sevgisi yalandı gitti mi deyim
Yoksa kız kulesinde bekliyor mu deyim
Ne deyim İstanbul’a
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!